Ads

Ads

Süleymaniye Şifahanesi Tıp Fakültesi

Süleymaniye Darüşşifası 1550-1557 yapıldığı bilinen Darüsşifa, Süleymaniye Külliyesi içerisindedir. İstanbul Fatih'te Süleymaniye Şifahane Sokakta bulunmaktadır

Süleymaniye Külliyesi’nin batı ucundadır. Eğimli bir araziye oturması nedeniyle Vefa Caddesi’ne bakan cephesi iki katlıdır. Alt kat özgün halinde kervansaray olarak kullanılmaktaydı. Darüşşifa katındaki planlama birbirine bitişik iki avlu etrafında çözülmüştür. 
Burası hastaneye ihtiyacı olanlar için ilaç hazırlamak amacıyla yapılmıştır. Hasta ayrımı yapmaksızın başvuran herkesin tedavisi yapılır, diğer Osmanlı darüşşifalarından farkı burada bir asabiye servisinin bulunmasıdır. Ayakta tedavi uygulaması vardır. 

Darüşşifa binası 1873’lerden sonra saraçhane olarak kullanılmış, 1887 'de Harbiye Nezareti’nde askeri matbaa buraya taşınmıştır. 1974 'den sonra Tûba Kız Kur’an Kursu adı ile yatılı kız Kur’an kursu olarak kullanılmış 1980 yılı Askeri Harekatından sonra bu kursta kapatılmıştır.


Külliyeyi yaptıran Sultan Süleyman insan sağlığına verdiği önemi, yazdığı şiirlere de yansıtmıştır. Onun “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” (Halkın gözünde en itibarlı şey devlettir / iktidardır, ancak dünyada sağlıklı bir nefes almak tüm devletlere / iktidarlara bedeldir) dizeleri halk arasında halen atasözü gibi kullanılmaya devam etmektedir. Sağlığa verdiği önemi bu sözleriyle belirten Sultan, Süleymaniye’deki diğer eğitim kurumlarının yanında hastane (darüşşifa), tıp okulu (medrese) ve eczanenin de yer almasının zeminini hazırladı. Vakfiyede yer alan bilgilerden, Tıp Medresesi’nde teorik, Darüşşifa’da ise pratik tıp eğitimi verildiği ve iki kurumun bir tıp okulu şeklinde birbirlerini tamamladıkları anlaşılıyor. 
Süleymaniye Külliyesi’nin kuzey batısında yer alan darüşşifa Osmanlı hastaneleri hiyerarşisinin en üstünde bulunuyordu. Tıp Medresesi’nde haftada dört gün teorik ders gören öğrenciler uygulamalı derslerini otuz odası ve iki avlusu bulunan bu darüşşifada yapıyorlardı. 40-50 yataklı ve 28-30 kişilik geniş personele sahip bulunan darüşşifa 1845’ten itibaren akıl hastanesi, 1865 kolera salgınında ise bir süre koleralılar için karantinahane olarak kullanıldı, daha sonra yeniden akıl hastalarına ayrıldı. Darüşşifa’da 1873’e kadar hekim, cerrah ve göz doktorları tam gün çalıştı ve halka ücretsiz baktılar. 1873’ten sonra dericilik işleri yapanlar tarafından matbaa olarak kullanılan Darüşşifa, günümüzde bakımsız bir durumda bulunmaktadır.



Darüşşifa’nın karşısındaki sokak ile, dükkanların kesiştiği köşede yer alan Süleymaniye Tıp Medresesi ise, kendisinden önceki sağlık kuruluşlarından farklı olarak yalnızca tıp eğitimine ayrılmış olduğundan Osmanlı bilim ve eğitim tarihinde önemli bir yere sahiptir. O zamana kadar darüşşifalar bünyesinde geleneksel olarak usta-çırak ilişkisi içerisinde yapılan tıp eğitimi, Süleymaniye Tıp Medresesi ile bağımsız bir kuruma kavuştu. 
Süleymaniye’nin teorik tıp öğretimi yapılan tıp okuluna ait mekanlarında, bugün Süleymaniye Doğum ve Çocuk Bakımevi faaliyet göstermektedir.
Tıp Medresesi’nin kuzeyinde, darüşşifanın karşısına düşen kısımda Darülâkakîr denilen merkezî bir eczane bulunuyordu. Darüşşifada yatan yada ayaktan tedavi olan hastaların ilaçları ile İstanbul’daki diğer hastanelerin ilaç ihtiyaçları da bu merkezi ilaç deposundan sağlanıyordu.


Fotoğraflar FomGrup sitesinden ve Google'dan faydalanılarak  temin edilmiştir.

Ads