Ads

Ads

Şeyh Vefa Cami Nerededir..


Gölgesinde çocukluğumun hatta 30 yaşlarına kadar ömrümün geçtiği Vefa semtinin sembollerinden biri olan tarihi 1450 yıllara dayanan, bir zamanlar enkazı bile kalmayan, türbesinin yıllaraca ziyarete kapalı tutulduğu bir camiden söz edeceğiz..
İsmini Şeyh Ebul Vefa Hazretlerinden alan semtin, aynı isimle anılan Vefa Bozacısının bulunduğu Vefa Caddesi’nin devamında; Vefa Caddesi ila Vefa Türbesi Sokağı arasındaki arsa üzerinde yer alan Şeyh Vefa Camiden söz edeceğiz.
Şeyh Vefa Camii, “Hakan camileri” diye tanımlanan camilerindendir. Banisi Fatih Sultan Mehmed dönemine ait olup 1476 tarihli bir yapıdır.
Şeyh Vefa Camii ve külliyesi, Zeynî tarikatı mensubu olan ve "Şeyh Vefa" olarak tanınan Musliheddin Mustafa Efendi’nin (ö. 1490) kurmuş olduğu tekke bünyesinde oluşturulan ve bir küçük külliyeden müteşekkil yapılar topluluğudur.

Şeyh Vefa Cami Vefa Türbe Sokağı yönündeki cephesi

Kaynakların çoğunda açıklıkla belirtilmiyorsa da günümüze ulaşamamış olan bu yapılardan caminin çift fonksiyonlu bir yapı olduğu, Şeyh Vefa ve dervişleri tarafından tevhidhane olarak kullanıldığı bilinmektedir. Cami yanında bir çifte hamam ve derviş odaları ile meşruta bulunmaktaydı. Bugün yok.. 
II. Bayezid döneminde (1481-1512), muhtemelen 1481-1490 arasında medrese, derviş hücreleri, imaret niteliğinde bir mutfak ve kütüphane gibi yapıların eklenmesiyle büyük bir külliye haline gelmiştir. 1490 tarihinde Şeyh Vefa'nın vefatı üzere bir de türbe inşa edilmiştir.

1940 lı yıllarda kaderine terk edilen külliye ve yıllarca ziyarete kapalı türbe

Zamanla türbenin çevresi bugünkü sınırlarında da büyük bir hazireye dönüşmüştür.
Sultan I. Abdülhamid döneminde (1774-1789), 1785-86 yılları arasında yangın sonrası medrese ve derviş hücreleri tamir görmüş, 1894 depremi minarelerde az hasar kalarak atlatılabilmiştir. 1912 yılında ise, iyice harap olan cami yeniden inşa edilmek üzere yıkılmıştır. Fakat araya giren I. Cihan Harbi ve sonrası Kurtuluş Savaşı nedeniyle yapılmamıştır.

Şeyh Vefa Cami yapım öncesi duran temel yeri

1987 yılında inşasına teşebbüs edilmiş ve yeniden inşa edilmiştir. İlk banisine hürmeten yeniden yaptırılan caminin çevre ve diğer ünitelerinin inşasında özen gösterilmemiş, hayır gayemizi nasıl yarım yamalak ortaya koyabildiğimizin bir nişanesi olarak cami, 1994 senesinde bugünkü şekliyle ibadete açılmıştır.
Günümüzdeki camii dikdörtgen planlıdır. Duvarlar 2 tuğla ve bir taş sırasıyla örülmüştür. Büyük kubbe ve yanlarında iki küçük kubbe ile çevrilidir. Mihrap ve minber mermerden olup, kaidesi altı köşeli, gövdesi yuvarlaktır.
Cami - tevhidhane olarak da kullanılmış olan ibadethanenin güney duvarında mihraba bitişik olan ve mihraptan da geçilen çilehane yer almaktadır.
"Şeyh Vefa" yani Musliheddin Mustafa Efendi’ye ait bu çilehane külliyeden günümüze ulaşan orijinal bölümlerden biridir.
Şeyh Vefa Türbesi 1970 lerde

Vefa Hazretleri Türbesi
Vefa Caddesi üzerinde yer alan külliye kapısından girildiğinde merdivenlerin sonunda yer alan türbe, Vefa Camii’nin güneybatısında bulunmaktadır. Zeyniye Tarikatı Şeyhi Musliheddin Mustafa Vefa ile yakınlarına ait olan beş sandukalı bir türbedir. Basit çatılı bir binadır. Duvarları üç tuğla ile bir kesme taştan yapılmış ve sekiz pencere ile aydınlatılmıştır. İçindeki üç sandukadan biri Şeyh Vefa’nın, ikincisi ilk halifesi Şeyh Alinin, üçüncüsü de Şeyh Davud’ undur. Girişin sağında Ataullah Efendi’nin solunda Hekim Çelebi’nin kabirleri bulunmaktadır. Türbenin tarih kıtası Farsça olup kapı üzerinde bulunmaktadır. Bu kitabeden anlaşıldığına göre, Şeyh Vefa’nın ölüm tarihi 1491 yılına rastlamaktadır.

Vefa Haziresi 
Cami etrafında yer alan hazire içerindeyse; Yahya Nevi: divan şairi, bilgin, kadı, müderris ve şehzade hocası idi. Şair Nev'izade Atai'nin oğlu, Nev'izade Atai; divan Şairi, bilgin, kadı, müderris, yazar olarak tarihte yerini alırken, Lala Mehmed Paşa ise; Osmanlı Devleti’nin 46. sadrazamı, III. Mehmed'in lalası olarak dürüst yönetici vasfıyla tanınmaktaydı.

Vefa Cami Tarihçesi
Fatih Vakfiyesinde, Vefa-Zade mahallesinde, Vefa-Zade’nin camiini yeni olarak inşa ettiği ifade edilmektedir. Mabedin Bizans bozması bir yapı olmadığı, iç planından da anlaşılmaktadır. Vakfiye’de idaresinin Galata Camii şartlarına uygun olarak şart koşulduğu ifade edilmektedir. Buna göre Hatibe ve İmama günlük 5’er ve beş hafızdan reislerine 3, diğerlerine ikişer, iki müezzine birer, iki kayyuma 2’ şer, muarrife 2, kandilciye 2, yağ ve hazır için 1 dir. Hem tahsis edilmiştir.
Hadika’da inşa tarihi olarak 1476 gibi ibare bulunmakta ve camiin banisi sultan II. Bayezid olarak gösterilmektedir. Ancak bu yanlış olmalıdır. Sadece medreseyi II. Bayezid yaptırmış olabilir. Çünkü Fatih Vakfiyesinde medreseden bahsedilmemiştir.

Vefa Cami Mimari Yapısı
Cami 1912-1913 yıllarında tamir edilmek üzere tamamen yıkılmış ve Dünya Savaşı üzerine de bir daha yaptırılamamıştır. 1950’lere kadar camiin temelleri ve enkazı (mermer minber vs) duruyordu. Sonradan türbe ihya edildi, ama cami yapılamadı. Parçaları da yok oldu. Eski resimleri ve planı vardır. 
Görevli meşrutası ve WC si bulunan camide halen bir imam-Hatip görev yapmaktadır, vakit namazlarında 40-50 cemaati Cuma namazlarında 300-400 cemaati vardır. Şeyh Vefa hazretlerinin çilehanesi kalmıştır. Bununla birlikte bu yüzyılın başında Gurlitt’in yaptığı plan mevcuttur. Buna göre beş köşeli çıkıntı biçiminde mihrabı, yaklaşık 10.5 metrelik orta kubbesi ile yan yarım kubbe ve mihrap çıkıntısı mevcuttu. Minaresi ve revakı ile, Gurlitt’in iddiasının tam tersine gerçek bir Osmanlı mimarisi ürünüdür. Plana göre herhalde sarsılmış olan taraf ara kemerinin çökmesini engellemek üzere bir payanda yapılmış, direklerin etrafına kargir gömlek giydirilmiş, sol taraf revak gözü içinde bir oda yapılmıştır. Revakın hemen iki yanından başlamak üzere bir ihata duvarı gözükmektedir. Planda gösterilmemiş olmasına rağmen, mihraptan çilehaneye geçen iki kapı vardır.

Şeyh Vefa Hazretleri
Şeyh Vefa, İstanbul hayatında yüzyıllar boyu bir yer tutmuş ve ruhaniyeti bir meşale haline gelmiş zattır. Alim ve şairdir. Son derece münzevi yaşar, dar ve basık çilehanesinde ömür geçirirdi. Fatih’ le hiç görüşmemiş, fakat cenaze namazını kaldırmıştır. Hatta II. Beyezid’le de aynı durumda olduğu söylenir.





















Derleme @tarihivefa 

Ads