Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

Vefa ve Eski İstanbul

İstanbulda Tarihi Gerdanlık. Bozdoğan Kemeri


Bozdoğan Kemeri ya da başka adı ile Valens Su kemeri
İlk hangi millet tarafından başlatıldığı bilinmese de Romalılar tarafından İstanbul'da yaptırılan su kemeri olarak biliniyor. 
Roma imparatoru Valens tarafından 4. yüzyılın sonlarında tamamlandığı belirtilen, farklı dönemlerde Osmanlı Sultanları tarafından da ilaveler ve restore ettirilen su kemeri, İstanbul'un önemli tarihi eserlerinden biridir. 
Orta ve Yeni Çağ'da, kentin su ihtiyacını karşılayan su kemerlerinin en önemlilerindendir.
İmparator Valens’in hükümdarlığı dönemine denk geldiği sanılsa da yapım tarihi kesin olarak belirlenemeyen Bozdoğan Kemeri İstanbul surları içindeki bölgede günümüze kalan en eski yapılardan birisidir. 
Roma ve erken Bizans döneminde hizmet veren yapı, İstanbul’un Fethi'nden önceki yıllar eski işlevini yerine getiremez durumdayken, Fetih’den sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından onartılıp şehre tekrar su taşır hale getirilmiştir.
Bu onarımlara ve eklemelere II. Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman man dönemlerinde de devam edildi.
Çeşitli dönemlerin, kültürlerin ve mimarların izlerini taşımakta olan bu eserden günümüze 800 metreye yakın hatırı sayılır bir kısım kaldı.



Su kemerinin yapımı kayser I. Konstantin'ín hükmettiği 306 ve 337 yılları arasında başlatılmış, 378 yılında kayser Valens tarafından tamamlanmıştır. Valens su kemerinin adı kendisinden gelmektedir.
Bozdoğan olan ve bilinen bugünkü adını ne zaman ve ne münasebetle aldığı henüz aydınlatılamamıştır. 
Bir rivayete göre 1607 tarihli bir su yolu haritasında görülen Bozulgan Kemer adının zamanla Bozdoğan Kemeri şekline dönüştüğü ileri sürülmektedir. 
Su kemeri, suyunu Kâğıthane ile Marmara Denizi arasında kalan tepelerin yamaçlarından alan ve Trakya’nın tepelik bölgelerinden başkente kadar uzanarak şehrin su ihtiyacını karşılayan geniş su kemeri ve kanallar sisteminin - toplam uzunluğu 250 kilometreye kadar uzanan bu sistem antik dönemde yapılmış benzer sistemlerin en büyüğüdür - en son noktasında yer almaktadır. O zamanlar şehre gelen bu su, toplam kapasitesi 1 milyon metre küpten fazla olan üç açık ve Yere batan ile Binbirdirek Sarnıcı gibi yüzden fazla yeraltı sarnıcında depolanmaktaydı.



Aksaray’dan Unkapanı’na giden yolu kesen ve Kırkçeşme kemeri veya Valens kemeri diye de anılan su kemeri İstanbul’da Şehzadebaşı ile Fatih arasında yer alır. 
Su kemeri İstanbul Fatih’te, bugün İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu tepe ile Fatih Camii’nin bulunduğu tepe arasında uzanmaktadır. 
Valens su kemerinin günümüzde ayakta kalan bölümü orijinal uzunluğundan 50 metre daha kısa olan 800 metrelik bölümüdür.Atatürk Bulvarı, su kemerini taşıyan ayakların arasından geçerek devam etmektedir.
626 yılında Avarlar başta olmak üzere şehre saldırı düzenleyen düşmanlarca şehre su gelmesini önlemek için sık sık yıkılan kemerler zamanla tekrar tekrar onarılmıştır. 



Fatih Sultan Mehmet'in, İstanbul'u fethinden(1453) sonra, Eski Saray’a ve daha sonra Topkapı Sarayı’na da su sağlayacak olan rezerv sisteminin tamamı onarıldı ve kuzeydoğudan çekilen yeni bir hatla birleştirildi. 1509’da meydana gelen Büyük İstanbul Depreminde Şehzade Camii yakınlarındaki bölümü zarar gören su kemeri yıkılan kısımları kısa bir süre sonra tekrar inşa edildi. Aslına uygun bir restorasyon yapılmadığı için bu olay daha sonra caminin görünümünü engellediği için su kemerinin kısaltıldığı iddialarına neden oldu. II. Bayezid dönemi boyunca tamiratına devam edilen su rezerv sistemine yeni bir hat daha eklendi. 16. yüzyılın ortalarında, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Şehzade Camii'nin yanında bulunan 47-51’inci su kemerleri Gotik tarzda yeniden restore edildi ve yine aynı dönemde Mimar Sinan tarafından Belgrad Ormanlarından gelen su su kemerine bağlatılarak kullanılmaya devam edildi. Artan su miktarıyla birlikte Haliç kıyısında bulunan Kırkçeşme bölgesine su iletimi sağlandı ve yine bu bölgeye birçok çeşme yaptırıldı.



II. Mustafa zamanında 41 - 45’inci su kemerleri asıllarına uygun biçimde restore ettirilmiştir. Eserde bulunun 1696/1697 tarihli bir kitabede bu olay "Şâd-âb kılıp âlemi izzile Sultan Mustafâ / Bâlâ-yı tâk-ı serbülend mâü’l-hayâta nâvedan” şeklinde beş satırlık yazı ile kuzey cephesinde 45. pâyenin yüzünde . yad edilerek günümüze kadar gelmiştir. II.Mustafa’nın halefi III. Ahmet döneminde şehrin su rezerv sistemi tekrar tamirattan geçirilmiştir. 1912’de Fatih Camii tarafında kalan kısmında 50 metrelik bir bölüm çökmüştür. Aynı dönemde su kemerlerinin doğu ucuna bir dağıtım merkezi yaptırılmıştır.



Bir ara ezanlar kemerin üzerinden okundu
23 Ağustos 1908’de İstanbul’un bu bölgesini mahveden büyük yangının sabahında çevredeki bütün cami ve mescidler yandığından ezanın kemerin üstünden okunduğu o günleri yaşayanlar tarafından söylenmektedir. 





Derleme @tarihivefa 
vefa semti, istanbul, turizm, seyahat, geziyorum

Top Post Ad

Below Post Ad