Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

Vefa ve Eski İstanbul

Süleymaniyede Bir Kalaycı Yok Artık


Resimde gördüğünüz dükkan bir kalaycı dükkanı idi. 
Yaklaşık 60 yılı aşkın bir zamanda Bozdoğan Kemerinin hemen altında idi, diyebilirim Eskiden bakır kaplarımız çokça idi. Ve senede birkaç kere bu dükkana gelir, kaplarımızı kalaylatırırdık.
Birçok el sanatı gibi kalaycılık da yok olmaya yüz tutan meslekler arasında.
Her gün İstanbul üniversitesinde okuyan yüzlerce öğrencinin önünden gelip geçtiği bir yer. Süleymaniye'de kemerin altında taş duvarlar arasında bir dükkan idi.
Henüz çelik tencerelerin ve alüminyum ürünlerin yaygınlaşmadığı yıllarda popüler olan bir işyeri.

Yıl 2016.. İçeriden dışarıya Kalaycı bakışı - Foto - Abdusselam Ferşatoğlu

Kalaycı fotoğraflarının çekilmesine o kadar aşna olmuş ki, aldırmıyor bile.. Işığa doğru yükselen buhar, körüklenen ateşten, ustanın yüreğinden sızan dumanla kararıyor, bir toplanıp bir yayılıyor. Tıpkı ustanın kâh sıkılan kâh ferahlayan kalbi gibi. O, geriden, diyarları ayırıp birleştiren sarp dağlar gibi göründüğünün farkında değil; kazanın içini parlatmakla meşgul. Kazan değil ateşe koyduğu, ömrünü yakıyor evire çevire. Kapatmaya çalıştığı her nokta, kara geçmişidir onun. Kaç kat geçti üstünden Allah bilir. Kalmadı karalık ama o görüyor hiç kapanmamış gibi. Kendine eğik başı. Kaldırıp bakmıyor, ovuyor. Gün gün, saat saat ovuyor.

Yıl 2012

2012 yılında yapılan bir röportajda bu kalaycı ustasının adının Salim Aydın olduğunu ve kardeşi Turan Aydın ile 52 yıldır ( Yıl 2012) bu işi yaptıklarını öğreniyoruz. 

"Salim Aydın, 1956'nın bir sonbaharında İstanbul'a gelmiş. Amcasının yanında çırak olarak başlamış kalaycılık işine. Henüz çelik tencerelerin ve alüminyum ürünlerin yaygınlaşmadığı yıllar. Kardeşi 68 yaşında Turan Aydın ise 1960, yani darbe yıllarında gelmiş ağabeyinin yanına. "Günde 242 parça bakırı yıkadığımı bilirim." diyor Salim usta. Çıraklık yaptığı yıllara atıfta bulunuyor ve kalaycılığı öğrenmenin zor olduğunu anlatıyor. Yıllar geçmiş aradan diğer ustalar bırakmış bu işi. Kendileri devralmış ekmek teknesini. 700 lira kira ile işletiyorlar küçücük mekanı. Sarıyer'den her gün 2 saat yol kat ederek geliyorlar iş yerine. Salim usta, "Eskiden yormazdı bu yollar ama şimdi yaşlılık da var işte…" diyerek işe gelip gitmekte zorlandığını ifade ediyor." diye devam eden röportakın sonunda "Salim usta daha çok işin mutfağında çalışıyor. Turan usta ise müşteriler ile irtibatı sağlıyor. Bir nevi lojistik destek veriyor kendisine. İstanbul'a ihtilal yıllarında geldiğini anlatıyor Turan usta. Memleketi Trabzon'dan İstanbul'a gelişinin hikayesini anlattıktan sonra sözü yaşlılığına getiriyor ve şöyle devam ediyor: "Yaşlandık, eski hareket yok; ama sabah erkenden geliyoruz. İşe göre çalışıyoruz. Emekliyiz. Oradan bir takviye alarak idare ediyoruz. Eskiden daha fazlaydı işler şimdi o kadar yok. Bakıra daha fazla yöneliş vardı eskiden. Bakırda yemek çok lezzetli ve sağlıklı oluyor. Bizim belirli müşteriler var. Kalay yaptıracak yeni nesil yok. Yaşlı adamlar daha çok bu işi yaptırıyor. Zaten İstanbul'da herkes bakır kullansa biz yetiştiremeyiz. Bu semtte yalnız biz yapıyoruz bu işi. Bu bir sanat işidir. Bu işi öğrenmek de zaman ister. 5 sene çalışmadan bu işi kimse öğrenemez. Gençler pek yanaşmıyor bu işe. El sanatları da giderek yok oluyor."" deniliyor.
Temmuz 2023 ayı içerisinde elimde bakır çaydanlıklarla gittiğimde kalaycı dükkanının kapısında mühür gördüm. Şaşırdım. Hemen karşısında bulunan sahafa (kitapçıya) sorduğumda üç yıldır kapalı diyor. Oysa 2 yıl önce geçtiğimde yine alevli tezgâhını görmüştüm.
Nedir, ne olmuştu bilemedim. Öğrenemedim. 
İşte o son fotoğraf


@Erol Kara - @tarihivefa
vefa semti, istanbul, turizm, seyahat, geziyorum

Top Post Ad

Below Post Ad