Bugünkü adres sistemi ile Molla Hüsrev Mahallesi Atatürk Bulvarı No:56'da Vefa adresinde yer alan İBB Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Şehzadebaşı Tıp Merkezi binasının yerinde cami, türbe ve mezarlık olduğunu duydunuz mu ?
Vefa'daki Eski Hıfzıssıhha Enstitüsü ya da Sağlık Daire Başkanlığı binasının olduğu yerde yer alan Revani Çelebi Camii - Revani Çelebi ve Payzen Yusuf Paşa'nın türbesi Vefa, Kırkçeşmede idi.
Banisi, I. Selim devri (1512-1520) şairlerinden Edirneli İlyas Suca Çelebi'dir.
Edirneli İlyas Suca, şiirlerinde Revani mahlası kullanılması nedeniyle yaptırdığı mescit Revani Çelebi ismi ile biliniyor.
16. yüzyıl yapısı olan mescit, 1908 yılında yaşanan yangınla büyük hasar gördü ve 1940′lı yıllara kadar bu şekilde kaldı.
Atatürk Bulvarı’nın açılması sırasında yıktırıldı.
Arsası üzerinde Revani Cami ile cami mihrabı önünde Revani Çelebi ve Payzen Yusuf Paşa'nın türbeleri de bulunuyordu. Aslına bakılırsa, her iki tarihî şahsiyetin mezarının ilk yeri burası değildi. 1923-24 yıllarında Gazanfer Ağa Caddesi açılırken, bu iki şahsın ayaklar altında kalan kabirleri, bazı hamiyetli kişiler sayesinde açtırılıp tabut ve kemik parçaları bahsedilen caminin mihrabı önüne nakledilmişti.
Harap olan ve dört duvar halinde kalan mescit yıktırılarak yeri yol olarak kullanıldı.
Daha spnra yolun bir kısmında kalan cami ve mezarlık alanı Hıfzıssıhha Enstitüsü binası olarainşa edildi. Hıfzıssıhha Enstitüsü uzun yıllar burada faaliyetini sürdürdü. Hıfzısıhha, hıfz: korumak ve sıhha: sağlık sözcüklerinin birleşiminden oluşur ve sağlığın korunması anlamına gelir.
Hıfzıssıhha Enstitüsü, günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık İşleri Daire Başkanlığı binasına çevrildi.
***
Vefa'daki Eski Hıfzıssıhha Enstitüsü ya da Sağlık Daire Başkanlığı binasının olduğu yerde yer alan Revani Çelebi Camii - Revani Çelebi ve Payzen Yusuf Paşa'nın türbesi Vefa, Kırkçeşmede idi.
Banisi, I. Selim devri (1512-1520) şairlerinden Edirneli İlyas Suca Çelebi'dir.
Edirneli İlyas Suca, şiirlerinde Revani mahlası kullanılması nedeniyle yaptırdığı mescit Revani Çelebi ismi ile biliniyor.
16. yüzyıl yapısı olan mescit, 1908 yılında yaşanan yangınla büyük hasar gördü ve 1940′lı yıllara kadar bu şekilde kaldı.
Atatürk Bulvarı’nın açılması sırasında yıktırıldı.
Arsası üzerinde Revani Cami ile cami mihrabı önünde Revani Çelebi ve Payzen Yusuf Paşa'nın türbeleri de bulunuyordu. Aslına bakılırsa, her iki tarihî şahsiyetin mezarının ilk yeri burası değildi. 1923-24 yıllarında Gazanfer Ağa Caddesi açılırken, bu iki şahsın ayaklar altında kalan kabirleri, bazı hamiyetli kişiler sayesinde açtırılıp tabut ve kemik parçaları bahsedilen caminin mihrabı önüne nakledilmişti.
Harap olan ve dört duvar halinde kalan mescit yıktırılarak yeri yol olarak kullanıldı.
Daha spnra yolun bir kısmında kalan cami ve mezarlık alanı Hıfzıssıhha Enstitüsü binası olarainşa edildi. Hıfzıssıhha Enstitüsü uzun yıllar burada faaliyetini sürdürdü. Hıfzısıhha, hıfz: korumak ve sıhha: sağlık sözcüklerinin birleşiminden oluşur ve sağlığın korunması anlamına gelir.
Hıfzıssıhha Enstitüsü, günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık İşleri Daire Başkanlığı binasına çevrildi.
***
Revani Mescidi’nin yıktırılışı Vefa semti tarihi içerisinde bilinç kaybı yaşandığını gösterir.
Anadolu ve Rumeli kazaskerliği de yapmış olan 'Reisül-Ulema' lakaplı Ebu'l-Fadl Mahmud Efendi'nin Şehzadebaşı'ndaki medresesi ve kubbeli taş türbesi Belediye Sarayı yaptırılırken yıktırılmaya başlanmıştı.
İstanbul Belediye Sarayı'nın inşasına başlandığı sırada, Patrona Halil adıyla bilinen meşhur Bayezit Hamamı gibi burasının da yıktırılıp yıktırılmaması tartışılmış ve nihayet kısmen yıkılan medrese ve türbe kazma darbelerinden geçici olarak kurtulmuştu.
İstanbul Belediye Sarayı'nın inşasına başlandığı sırada, Patrona Halil adıyla bilinen meşhur Bayezit Hamamı gibi burasının da yıktırılıp yıktırılmaması tartışılmış ve nihayet kısmen yıkılan medrese ve türbe kazma darbelerinden geçici olarak kurtulmuştu.
Fakat çok geçmeden Ebu'l-Fadl'ın abidevi türbesi, hemen arka tarafındaki Ankaravî Medresesi haziresi ile birlikte ortadan kaldırıldı.
Tarihin ve ma'şerin açık hava müzesi olan mezarlıklarda bulunan, icabında bir tarih vesikası veya güzel sanat eseri olan mezar taşları ve kitabeler böylece yok edildi.
Görünen minare revani Çelebi Camiine aitti, daha sonra yıkıldı ve yerine şimdiki sağlık daire başkanlığı binası yapıldı, kemerin hemen yanında arkasında ise Reşat Nuri sahnesi yapılmıştır. Büyük Fatih-Cibali yangınında cami harap bir duruma gelmişti, yıllarca harap kaldı, daha sonra 1940'lı yıllardaki imar faaliyetleri sonucu yıkıldı..
Tarihin ve ma'şerin açık hava müzesi olan mezarlıklarda bulunan, icabında bir tarih vesikası veya güzel sanat eseri olan mezar taşları ve kitabeler böylece yok edildi.
Görünen minare revani Çelebi Camiine aitti, daha sonra yıkıldı ve yerine şimdiki sağlık daire başkanlığı binası yapıldı, kemerin hemen yanında arkasında ise Reşat Nuri sahnesi yapılmıştır. Büyük Fatih-Cibali yangınında cami harap bir duruma gelmişti, yıllarca harap kaldı, daha sonra 1940'lı yıllardaki imar faaliyetleri sonucu yıkıldı..
Revani Ne Demek?
Revani bir tatlı çeşidinin Türkçeye, Farsça “ravġan” (tereyağı veya sadeyağı) ve “ravġanī” (bir tür tereyağlı tatlı, tereyağında pişen her şey) .
Diğer anlamıyla revani, yine Farsça “rav” (gitmek, yürümek), ravān (giden) anlamlarından Türkçeye girmiş bir sözcük. Bugün de “Bana bunu mu reva gördün?” anlamında kullandığımız “reva görmek” deyimi de aynı kökten, “ravā”dan (Giden, uyan, yakışan) türemiş.
Revânî Çelebi Kimdir ?
Asıl adı İlyas Çelebi olan Revânî, Edirne’de doğmuş (1457). Şiirlerinde Revânî mahlası (Mahlas: Takma ad) kullanması nedeniyle Revânî Çelebi olarak biliniyor.
Eserleriyle ilgili yapılan yorumlardan, iyi bir tahsil gördüğü, Arapça ve Farsçayı iyi bildiği, şiirlerindeki canlılık, samimiyet ve ifade rahatlığı bakımından yüzyılının önemli şairlerinden olduğu anlaşılıyor. Hakkında yazılanlarda içkiye, güzele, zevk ve sefaya düşkün bir insan olduğu, şiirlerinde de bu eğilimini yansıttığı, sürdüğü yaşamı, özlemini çektiği tutkuları, canlı, içten, akıcı bir söyleyişle dile getirdiği aktarılıyor.
Payzen Yusuf Paşa Kimdir ?
Payzen Yusuf Paşa ya da Frenk Yusuf Paşa (d.? - ö. 1590) Osmanlı asker ve devlet adamı.
Frenk asıllı olan Yusuf Paşa Enderun'da yetişti. 1582 yılında azledilen Ferhad Paşa'nın yerine Yeniçeri ağası oldu. 1583 yılı Mayıs ayı ikinci yarısında Budin beylerbeyi olan Yusuf Paşa 1586 yılına kadar bu görevde bulundu. Bu görevinden sonra Temeşvar beylerbeyi olarak atandıktan sonra 1557 yılı Mart ayında yeniden Budin beylerbeyi oldu. Bu görevini azledildiği 28 Kasım 1588 yılına kadar sürdürdü.[1] 1590 yılı Ekim ayında Kırkçeşme'deki konağında sert davrandığı köleleri tarafından öldürüldü. Kendi yaptırdığı türbeye defnedildi.
Yusuf Paşa'nın yaptırdığı ve günümüze ulaşmayan mescidi ve türbesi bulunmaktadır. Yaptırdığı mescid yıkılmış olup, İtfaiye caddesinde bulunmaktaydı.Defnedildiği türbesi de 1894 İstanbul depreminde ağır hasar gördüğünden sonrasında halk tarafından Virantürbe diye adlandırmaya başlamış ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında Unkapanı'ndan Şehzadebaşı'na giden Atatürk Bulvarı açılması çalışmasında yıkılmıştır.
Yıkılan Revani Çelebi Camiinin kemerler arasından görüntüsü |
Fotoğrafın üstünde '' Koğacılar'dan : Revanî,Çelebi, arkasından : Şehzade Camileri '' yazıyor. |
Social Plugin