Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde halı, el yazmaları, ahşap, taş, cam-maden-seramik eserler, Mukaddes Emanetler ve etnografya bölümleri bulunuyor.
Müze; halı koleksiyonlarının yanı sıra nadir sanat eserleri olan el yazmalarıyla da öne çıkıyor. Cam eşyalar, taş ve pişmiş toprak eserlerle metal ve seramik objeler de sergilenen diğer kıymetli parçalar. Halı bölümünün alt katı da, son birkaç yüzyılın Türk günlük yaşamının yansıtıldığı etnografya koleksiyonuna ayrılmış
19. yüzyılda İstanbul etnografyasını anlatan kalıcı sergide mekân canlandırmaları ve silikon eserler bulunuyor. Bu bölümde 320 orijinal eser ilk defa sergileniyor. Kahve, hamam, kadın giyimi, konak yaşamı, hattat, karagöz ve Kapalıçarşı gibi konulara ilişkin ait kapsamlı koleksiyonları sergiliyoruz.
Müze; halı koleksiyonlarının yanı sıra nadir sanat eserleri olan el yazmalarıyla da öne çıkıyor. Cam eşyalar, taş ve pişmiş toprak eserlerle metal ve seramik objeler de sergilenen diğer kıymetli parçalar. Halı bölümünün alt katı da, son birkaç yüzyılın Türk günlük yaşamının yansıtıldığı etnografya koleksiyonuna ayrılmış
Müzenin ikinci katında bulunan odaları gezerken sergilenen İslam devletlerine ait eserlerinin üzerinizde bıraktığı etki geçmeden kendinizi önce Mukaddes Emanetler bölümünde daha sonra 800 yıllık Selçuklu halılarının sergilendiği odada buluyorsunuz. Divanhane kısmını da gezdikten sonra buradan merdivenlerle birinci katta bulunan etnografya alanını gezebilirsiniz. Müzenin girişinde aynı zamanda Hipodrom kalıntılarını görüp fotoğraf çekebileceğiniz bir alan da mevcut.
Peygamber Efendimizin, Kadem-i Saadet olarak tanınan ayak izi ve Sakal-ı Şerif olarak bilinen sakal telleri ile maden, cam ve seramik eserleri Mukaddes Emanetler Bölümü’nde sergiliyoruz. Burada ayrıca Hz. Osman’a ve Hz. Ali’ye ait olduğu rivayet edilen Kur’an- ı Kerim de sergileniyor.
Peygamber Efendimizin, Kadem-i Saadet olarak tanınan ayak izi ve Sakal-ı Şerif olarak bilinen sakal telleri ile maden, cam ve seramik eserleri Mukaddes Emanetler Bölümü’nde sergiliyoruz. Burada ayrıca Hz. Osman’a ve Hz. Ali’ye ait olduğu rivayet edilen Kur’an- ı Kerim de sergileniyor.
Ziyaretçiler müzede sadece Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni değil İslam Tarihi içinde yer alan Emevi, Abbasi, Endülüs, Fatımiler, Memlukler, İlhanlı, Timur, Memluk, Safavi ve Eyyubiler dönemine ait eserleri görme imkânına sahipler...
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, ülkemizde Türk-İslam eserlerini topluca kapsayan ilk müze. Sultan sarayları dışında günümüze ulaşabilen tek özel saray olan şimdiki binasının geçmişi 16. yüzyıla dayanıyor. "Evkaf-ı İslâmiye Müzesi" (İslâm Vakıfları Müzesi) adıyla, Mimar Sinan’ın en önemli yapılarından Süleymaniye Camii Külliyesi’ndeki imaret binasında 1914 yılında ziyarete açıldı. 1983 yılındaysa Sultanahmet Meydanı’nın batısındaki İbrahim Paşa Sarayı'na taşındı.
Osmanlı sivil mimarisinin önemli yapılarından İbrahim Paşa Sarayı “At Meydanı"nda, eski hipodrom kademeleri üstünde yükseliyor. 1520 yılında, Kanuni Sultan Süleyman tarafından tamir ettirilerek, damadı ve veziri İbrahim Paşa’ya armağan edildi. Kemerler üstünde yükseltilmiş yapı, üç taraftan ortadaki terası çevreliyor. Müzenin ilk bölümüne de merdivenlerle bu terastan ulaşılıyor.
2012 yılında restorasyon geçiren müze, 1984’te Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü ve 1985'te de Avrupa Konseyi-UNESCO’nun çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki ödülünü aldı.
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesinin bulunduğunuz yerden gezmek isterseniz buraya tıklayınız
İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, ülkemizde Türk-İslam eserlerini topluca kapsayan ilk müze. Sultan sarayları dışında günümüze ulaşabilen tek özel saray olan şimdiki binasının geçmişi 16. yüzyıla dayanıyor. "Evkaf-ı İslâmiye Müzesi" (İslâm Vakıfları Müzesi) adıyla, Mimar Sinan’ın en önemli yapılarından Süleymaniye Camii Külliyesi’ndeki imaret binasında 1914 yılında ziyarete açıldı. 1983 yılındaysa Sultanahmet Meydanı’nın batısındaki İbrahim Paşa Sarayı'na taşındı.
Osmanlı sivil mimarisinin önemli yapılarından İbrahim Paşa Sarayı “At Meydanı"nda, eski hipodrom kademeleri üstünde yükseliyor. 1520 yılında, Kanuni Sultan Süleyman tarafından tamir ettirilerek, damadı ve veziri İbrahim Paşa’ya armağan edildi. Kemerler üstünde yükseltilmiş yapı, üç taraftan ortadaki terası çevreliyor. Müzenin ilk bölümüne de merdivenlerle bu terastan ulaşılıyor.
2012 yılında restorasyon geçiren müze, 1984’te Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü ve 1985'te de Avrupa Konseyi-UNESCO’nun çocuklara kültür mirasını sevdirme konusundaki ödülünü aldı.
Artuklu Dönemi Cizre Ulu Cami kapı |
Halı örnekleri |
Halı örnekleri |
Halı örnekleri |
Halı örnekleri |
Halı örnekleri |
Bizans dönemi hipodrom kalıntıları
Hz. Muhammed'in ayak izi
Kıblenüma
Bizans dönemi hipodrom kalıntıları
@erolkaranet
Social Plugin