
Önce dispanserlerimiz vardı. Sonra Sağlık ocaklarımız oldu.2010 yılından sonra da aile hekimlikleri oldu.
Devlet, "tıp mezunları boşta kalmasın" diyerek bir meslek uydurdu. Binlerce tıp mezunu Hipokrat yemininden bihaber, sokaklarda gezerken masa sahibi, unvan sahibi oldu. Ne oldum delisi oldu. İşinin ehli olanları ve mevkilerini, misyonlarını gerçek anlamda sürdürenleri tenzih ederek yazıyoruz ki yerini hazmedemeyen, şımarık tıp mezunları arkasından tepkiler, şiddetler, saygısızlıklar, kaytarmalar, maaşa isyan, oda bina beğenmemeliler vs ardı ardına geldi. Grev yapmak, hastayı azarlamak, gerekli gereksiz davranışlar olması gereken Aile Hekimliğini bir türlü rayına oturtamamak.
Duyduk ki, Ocak 2025 ayında hekimler, sağlıkçılar greve gidiyor. Bu kaçıncı grev, bu kaçınca protesto, bu kaçınca eylem unuttuk. Sayamaz olduk. Aile hekimleri bıkıp usanmadan greve gidiyor. Devlete de millete de dert olan Aile hekimlikleri kapatılsın devletin üzerinden büyük yük kalksın. İşinin ehli olmayan sokaklara, gerçek doktorlar hastanelere dönsün. Sadece 7 - 8 saat günde, bazen 3 - 4 saat sahada geri kalan nerede olduğu bilinmeyen her fırsatta "işi bırakırız" diye devlete isyan eden bu şımarık tıp mezunları işsiz kalınca "yandım ettim" dese de, aile hekimlikleri kapatılsın.
Eski sistem dispanserler ve sağlık ocaklarına dönülsün. Karşısında acemi tıpçı değil uzman hekim görme hakkı bu vatandaşın anayasal hakkıdır.
Ne yapıyor sözde aile hekimi..
İlaç yazıyor. Hasta söylüyor, ilacı sisteme giriyor. Sistem onay veriyor. Sözde doktorun işi bu kadar. Sonrası yok. Hatta yazdığı ilaçların bir kısmını eczaneler vermiyor.
İlaç yazıyor. Hasta söylüyor, ilacı sisteme giriyor. Sistem onay veriyor. Sözde doktorun işi bu kadar. Sonrası yok. Hatta yazdığı ilaçların bir kısmını eczaneler vermiyor.
Pardon, sistem engelliyor. O ilacı uzmanı yazacakmış. E, bunun işi ne o zaman. neden hasta vakit kaybediyor. neden, bu doktorumsu kişinin yazdığı para etmiyor. Çünkü, yetkisi o kadar. ya yanlış ilaca imza atarsa.. Çünkü, bunlara devlette güvenmiyor.
Hatta, üç beş kuruş versinler eczaneler aynı işi daha iyi yapar. İlaç yazma işini eczacılar daha güzel başarıyor. Hatta, bedava hizmet bile verebilirler. .Bırakın eczacılar aynı işlemi yapsın. Vatandaş vakit kaybetmesin. Eczacı da Devlette kazansın.
Aslında olması gereken şartları taşıyan bir aile hekiminin yapması gereken diğer işler var.
Mesela, koruyucu hizmetler içinde aşılama, yaşam tarzı değişiklikleri için danışmanlık yapma, bebek ve çocuk izlemi, gebe izlemi, aile planlaması hizmetleri bunları da zaten hemşireler ve sair sağlık personeli yapıyor.
Neden.. Çünkü, aile hekimliği branşlarında uzmanlaşmamış binlerce tıp mezunları işlerini bilmiyor.
Dünyada aile hekimliği anlamında bir aile hekimliği Türkiye'de uygulanmamaktadır. Çünkü aile hekimliği branşından mezun olan doktorlarımız yok. Yoldan geçen tıp mezunu masaya oturtuldu. Hatta mülteci vasıflı sayısız tıp mezunu aile hekimi olarak çalıştırılıyor. Onlar sessizce çalışıyor, bizim içimizden olanlar greve gidiyor. Devleti düşman belliyor.
Hatta, üç beş kuruş versinler eczaneler aynı işi daha iyi yapar. İlaç yazma işini eczacılar daha güzel başarıyor. Hatta, bedava hizmet bile verebilirler. .Bırakın eczacılar aynı işlemi yapsın. Vatandaş vakit kaybetmesin. Eczacı da Devlette kazansın.
Aslında olması gereken şartları taşıyan bir aile hekiminin yapması gereken diğer işler var.
Mesela, koruyucu hizmetler içinde aşılama, yaşam tarzı değişiklikleri için danışmanlık yapma, bebek ve çocuk izlemi, gebe izlemi, aile planlaması hizmetleri bunları da zaten hemşireler ve sair sağlık personeli yapıyor.
Neden.. Çünkü, aile hekimliği branşlarında uzmanlaşmamış binlerce tıp mezunları işlerini bilmiyor.
Dünyada aile hekimliği anlamında bir aile hekimliği Türkiye'de uygulanmamaktadır. Çünkü aile hekimliği branşından mezun olan doktorlarımız yok. Yoldan geçen tıp mezunu masaya oturtuldu. Hatta mülteci vasıflı sayısız tıp mezunu aile hekimi olarak çalıştırılıyor. Onlar sessizce çalışıyor, bizim içimizden olanlar greve gidiyor. Devleti düşman belliyor.
Bilmeyen insan ne yapar, bilmediğinin düşmanı olarak saldırır, stres yapar, şiddet uygular, iftira atar, bahane arar ya da da daha başka tepkiler.
Dünyada aile hekimliği saygın bir meslek ve uzmanlık alanı. Doktor ailenin her şeyidir. Candır, dosttur, güven demektir, sırdaştır. Türkiye'de aile hekimliği "aman şiddete bulaşmayayım da, iki ilaç yazdırıp sorunsuzca çıkıp gideyim" düşüncesindeki hastaları oluşturdu. Hastalığından korkacağına, tedavi yolu arayacağına işini bilmeyen aile hekimlerinin şiddetinden korkarak çare aramaya çare arayan insan tipi oluştu. Hep ifade ediyoruz. Bu doktor şiddeti, kopyala yapıştır eğitim görüp mezun olanlardan önce yoktu. Paralı eğitim görüp mezun olanlardan önce yoktu. Eğitimin içi boşaltılmadan önce öğretmene saygılı, saygın öğrencilerin yetiştiği okulların tarih olmasından önce yoktu. Doktor can idi. Doktor güvendi. Doktor önderdi.
Bakın dünyada aile hekimliği nasıldır diye sorduğumuzda "Aile hekimleri, iç hastalıkları, kadın hastalıkları - doğum, çocuk sağlığı ve hastalıkları, psikiyatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, acil tıp, dermatoloji, seçmeli (genel cerrahi, fizik tedavi ve rahabilitasyon, nöroloji) branşlarında belirli sürelerde rotasyon yaparak temel hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki bilgileri edinirken aile hekimliğine özgün yaklaşımları da öğrenerek ve içselleştirerek mezuniyet sonrası eğitimlerini tamamlarlar ve uzman hekimler olarak sağlık bakım ekipleri içinde yerlerini alırlar. Aile hekimliği, hastalarında yaş, cinsiyet, organ ya da sistem ayrımı yapmaz, eğitimi dahilindeki tüm hastalara hizmet verir. Aile hekimleri hastalarını sadece tedavi etmez, onları hastalanmadan önce korumaya çalışır. Bu amaçla kişiye yönelik koruyucu hizmetler içinde aşılama, yaşam tarzı değişiklikleri için danışmanlık yapma, bebek ve çocuk izlemi, gebe izlemi, aile planlaması hizmetlerini sunar. Salgın ve bulaşıcı hastalıklar varlığında aile bireylerini bilgilendirir ve koruyucu önlemlerin alınmasını sağlarken çevre sağlığı için gerekli önlemlerin alınması için yerel yönetimlerle işbirliği yapar, diğer tıp branşlarıyla ortak olarak toplumun sağlığını koruma çalışmalarına aktif olarak katılır" (1) cevabını buluyoruz.
Ya Türkiye'de Aile Hekimliği dediğimizde "Türkiye'de aile hekimliği eğitimi almamış, sadece Tıp Fakültesi mezunu olan hekimler sahada birinci basamak hekimleri olarak çalışmaktadırlar. Bu durum, Dünya genelindeki gelişmiş ülkelerin uygulamalarına uymamaktadır." basit tek cümlelik cevap alırsınız.
6 temmuz 2005 tarihinde çıkan Aile Hekimliği pilot uygulaması hakkındaki yönetmelikten çok uzak, ... hatta bir yayında yapılan "Aile Hekimliği Kandırmacılığı" başlıkla bir araştırma yazısının son paragrafında şu yazı gayet düşündürücü..
"Aile Hekimliği uygulaması ile anne karnındaki fetüsten ailenin en yaşlı üyesine kadar herkese kesintisiz hizmet sunan bir hekim söz konusu. Hizmet sunduğu ailelere yakın olan, bölgeyi çok iyi bilen, aileleri tek tek yakından tanıyan, sosyal, ekonomik, kültürel ortamları içinde aileleri değerlendirebilen, hastalık ve iyilik halini bütünlük içinde görebilen hekim aileden biri gibi… Kaldı ki, sistemin tanıtımı sırasında, “aile albümünüzde yer açın, aile hekiminiz geliyor” sloganı kullanıldı.(2)
Aile hekimleri greve gidecekmiş. Ne hak ediyorsunuz. Hangi gün düzgün çalışıyorsunuz. İşten kaytarmak için , birbirinize işi yıkıp gittiğiniz günleri de biliyoruz. Mazeretleriniz hazır. Sistemde çalışan doktordan randevu aldığımız halde geldiğimizde bulamadığımız onca gün var ki.. Zaten şikayetler ayyuka çıkmış. Yüzünüze "beyaz kod" yememek için söylenemeyen hastaların şikayetleri Sabim'de de, internet şikayet sitelerinde de önde koşuyor.
Bir de greve gideceklermiş.
Şimdi, bu yazdığım gerçekleri herkes biliyor.
Ve son paragrafta diyoruz ki, Aile Hekimlikleri kapatılsın. Sağlık ocaklarımız ya da dispanser ne diyorsanız geri gelsin. Bu birimlere uzman doktorlar getirilsin. "Şu ilacı yazmaya yetkisi yok", "bu ilacı yazmaya yetkisi yok" denilerek alel usul, gelişi güzel ilaç yazdırmak için mekan açmak devlete külfet, millete zillet demektir.
Dünyada aile hekimliği saygın bir meslek ve uzmanlık alanı. Doktor ailenin her şeyidir. Candır, dosttur, güven demektir, sırdaştır. Türkiye'de aile hekimliği "aman şiddete bulaşmayayım da, iki ilaç yazdırıp sorunsuzca çıkıp gideyim" düşüncesindeki hastaları oluşturdu. Hastalığından korkacağına, tedavi yolu arayacağına işini bilmeyen aile hekimlerinin şiddetinden korkarak çare aramaya çare arayan insan tipi oluştu. Hep ifade ediyoruz. Bu doktor şiddeti, kopyala yapıştır eğitim görüp mezun olanlardan önce yoktu. Paralı eğitim görüp mezun olanlardan önce yoktu. Eğitimin içi boşaltılmadan önce öğretmene saygılı, saygın öğrencilerin yetiştiği okulların tarih olmasından önce yoktu. Doktor can idi. Doktor güvendi. Doktor önderdi.
Bakın dünyada aile hekimliği nasıldır diye sorduğumuzda "Aile hekimleri, iç hastalıkları, kadın hastalıkları - doğum, çocuk sağlığı ve hastalıkları, psikiyatri, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, acil tıp, dermatoloji, seçmeli (genel cerrahi, fizik tedavi ve rahabilitasyon, nöroloji) branşlarında belirli sürelerde rotasyon yaparak temel hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki bilgileri edinirken aile hekimliğine özgün yaklaşımları da öğrenerek ve içselleştirerek mezuniyet sonrası eğitimlerini tamamlarlar ve uzman hekimler olarak sağlık bakım ekipleri içinde yerlerini alırlar. Aile hekimliği, hastalarında yaş, cinsiyet, organ ya da sistem ayrımı yapmaz, eğitimi dahilindeki tüm hastalara hizmet verir. Aile hekimleri hastalarını sadece tedavi etmez, onları hastalanmadan önce korumaya çalışır. Bu amaçla kişiye yönelik koruyucu hizmetler içinde aşılama, yaşam tarzı değişiklikleri için danışmanlık yapma, bebek ve çocuk izlemi, gebe izlemi, aile planlaması hizmetlerini sunar. Salgın ve bulaşıcı hastalıklar varlığında aile bireylerini bilgilendirir ve koruyucu önlemlerin alınmasını sağlarken çevre sağlığı için gerekli önlemlerin alınması için yerel yönetimlerle işbirliği yapar, diğer tıp branşlarıyla ortak olarak toplumun sağlığını koruma çalışmalarına aktif olarak katılır" (1) cevabını buluyoruz.
Ya Türkiye'de Aile Hekimliği dediğimizde "Türkiye'de aile hekimliği eğitimi almamış, sadece Tıp Fakültesi mezunu olan hekimler sahada birinci basamak hekimleri olarak çalışmaktadırlar. Bu durum, Dünya genelindeki gelişmiş ülkelerin uygulamalarına uymamaktadır." basit tek cümlelik cevap alırsınız.
6 temmuz 2005 tarihinde çıkan Aile Hekimliği pilot uygulaması hakkındaki yönetmelikten çok uzak, ... hatta bir yayında yapılan "Aile Hekimliği Kandırmacılığı" başlıkla bir araştırma yazısının son paragrafında şu yazı gayet düşündürücü..
"Aile Hekimliği uygulaması ile anne karnındaki fetüsten ailenin en yaşlı üyesine kadar herkese kesintisiz hizmet sunan bir hekim söz konusu. Hizmet sunduğu ailelere yakın olan, bölgeyi çok iyi bilen, aileleri tek tek yakından tanıyan, sosyal, ekonomik, kültürel ortamları içinde aileleri değerlendirebilen, hastalık ve iyilik halini bütünlük içinde görebilen hekim aileden biri gibi… Kaldı ki, sistemin tanıtımı sırasında, “aile albümünüzde yer açın, aile hekiminiz geliyor” sloganı kullanıldı.(2)
Aile hekimleri greve gidecekmiş. Ne hak ediyorsunuz. Hangi gün düzgün çalışıyorsunuz. İşten kaytarmak için , birbirinize işi yıkıp gittiğiniz günleri de biliyoruz. Mazeretleriniz hazır. Sistemde çalışan doktordan randevu aldığımız halde geldiğimizde bulamadığımız onca gün var ki.. Zaten şikayetler ayyuka çıkmış. Yüzünüze "beyaz kod" yememek için söylenemeyen hastaların şikayetleri Sabim'de de, internet şikayet sitelerinde de önde koşuyor.
Bir de greve gideceklermiş.
Şimdi, bu yazdığım gerçekleri herkes biliyor.
Ve son paragrafta diyoruz ki, Aile Hekimlikleri kapatılsın. Sağlık ocaklarımız ya da dispanser ne diyorsanız geri gelsin. Bu birimlere uzman doktorlar getirilsin. "Şu ilacı yazmaya yetkisi yok", "bu ilacı yazmaya yetkisi yok" denilerek alel usul, gelişi güzel ilaç yazdırmak için mekan açmak devlete külfet, millete zillet demektir.
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız