Balıklı Göl, bir diğer adıyla Halil-ür Rahman, Peygamberler Şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da şehir merkezinin güneybatısında yer alır.
Balıklı Göl Efsanesi’nin başkahramanı olan Hazreti İbrahim aleyhisselamın Şanlıurfa’da doğduğu rivayet edilir.
Allah’ın Dostu anlamına gelen Halil-ür Rahman adıyla da anılan Balıklı Göl’ün kulaktan kulağa dolaşan pek çok hikayesi vardır.
Olur da yolunuz Şanlıurfa’ya düşerse, herkesin bu göl ile ilgili farklı hikayeler anlattığına şahit olabilirsiniz.
Balıklı Göl hikayesinin Babil Hükümdarı Nemrut ile Hz. İbrahim Peygamber arasında geçen olaylar sonucunda oluştuğuna inanılır.
Putperestlik ile mücadele eden Hz. İbrahim, üç dinin (İslamiyet, Musevilik, Hristiyanlık) inandığı bir peygamberdir. Hz. İbrahim yaşadığı kentteki insanlara putlara tapmayı bırakmalarını ve Allah c.c’ya inanmalarını söyler.
Hz. İbrahim’e düşmanlık besleyen Nemrut, Hz. İbrahim’i küçük bir tepenin üzerine kurduğu mancınıklara (sütunlara) gerdiği halat ile tepenin aşağısında yanan ateşe fırlatır. Hz. İbrahim’in atıldığı yerdeki ateşin göle, ateşte yanan odunlarınsa balıklara dönüştüğüne inanılır. Hz. İbrahim ise ateşin hemen yakınlarındaki gül bahçesine düşer.
Halkına yaptığı zalimlikler ile tanınan Kral Nemrut’un kızı Zeliha, Hz. İbrahim’e aşıktır ve ona inananlar arasında yer alır.
Hz. İbrahim’in arkasından ağlayan ve Hz. İbrahim’in dinine iman ettiğini söyleyen Nemrut’un kızı Zeliha da babası tarafından ateşe atılır. Zeliha yanarak can verir. Zeliha’nın düştüğü yerde ve gözyaşlarından oluşan bir başka göl meydana gelir. Bu gölün ismi, Zeliha’nın gözü anlamına gelen Ayn Zeliha’dır.
Balıklı Göl ve Ayn Zeliha Gölü’nün karşısındaki tepenin üzerinde mancınık olarak kullanıldığına inanılan iki sütun bugün hala ayaktadır. Sütunlardan birinin altında bitmeyen su, diğerinde ise bitmeyen altın olduğuna inanılır. Sütunlardan birinin yıkılması durumunda kentin altına, diğerinin yıkılması durumunda ise suya gömüleceği rivayet edilir. Bir başka rivayete göre de, eğer Anadolu topraklarının tamamı işgal edilirse, bu kutsal balıkların birer askere dönüşerek savaşa katılacaklarına inanılır.
Halkın inanışına göre, bu göller ve içindeki balıklar kutsal sayılmaktadır. Bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceği inanılır.
Gölün etrafında insanların rahatlıkla oturup, bu tarihi dokunun atmosferini içine çekip dinlenmesi için çay bahçeleri mevcuttur.
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız