Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

Vefa Semti, İstanbul ve Vatanın Her Yerinden

Bütün Filistin Padişahın Emrine Nasıl İtaat Etti


Kudüs’teki Kıyamet Kilisesi, içerisinde Hz. İsa’nın mezarının bulunduğuna inanılan ve Hıristiyan âleminin en kutsal yerlerinden biri olan Hıristiyan mabedini ifade etmektedir. Dolayısıyla farklı Hıristiyan cemaatleri tarafından bu kiliseye büyük bir önem atfedilmektedir. Bu öneminden dolayı kilisenin farklı Hıristiyan cemaati temsilcileri tarafından paylaşımı ve kullanımı konusunda sık sık yaşanan tartışmalarla gündeme gelmektedir. Günümüzde daha çok Kutsal Mezar, Kıyamet Kilisesi adıyla anılan bu kilise 19.yüzyıla kadar Kamame olarak anılıyordu.
Kudüs’ü Haçlılar’ın elinden geri alan Selâhaddin-i Eyyubî’nin 1192’de verdiği karar bugün de uygulanıyor ve içerisinde Hazreti İsa’nın mezarının bulunduğuna inanılan büyük kilisenin kapısını 823 seneden buyana Kudüs’ün önde gelen Müslüman ailelerinden Nesîme ile Cûde ailelerinin mensupları açıp kapatıyorlar.
Kıyamet Kilisesinin temizlenmesi Hıristiyan mezhepleri arasında zaman zaman ciddi problemlere  yol açmaktadır. Zaman zaman Hıristiyan mezheplerinin mensupları arasında yaşanan Kıyamet Kilisesi'ne hizmet ederek sevap paylaşma kavgaları, çok sayıda kişinin ölümüne yol açıyordu.
Osmanlı Devleti, Sultan III. Mustafa'nın saltanat dönemine denk gelen 1757'de bu çatışmaların önünü almak üzere mukaddes mekanlarda "statüko" ilan eden bir ferman çıkarmıştı. Bu fermana göre, kilisenin temizlik ve bakımı 4 Hristiyan mezhebi arasında eşit olarak paylaştırılmıştı. 1757'de çıkarılan fermanda mezhepler arasında mekanlar dağıtılırken, avluyu temizleme hakkı Ortodokslara, basamakları temizleme hakkı ise Katoliklere verilmişti.
Kilisenin önünde bulunan avlu ve burayı yola bağlayan merdiven basamaklarını temizleme işi 1852'de Rum Ortodoksları ile Latin Katolik Kilisesi'nin birbirine girmesine neden olmuştu. Basamakların en altta olanı bir uçtan bakıldığında bariz bir şekilde basamakken, diğer bir uçtan bakıldığında net bir şekilde avlunun bir parçası olarak görülüyordu.
Sultan Abdülmecid'in tahtta olduğu 1852'de temizlik sırasında bir gün mezhepler, "Siz bizim sevaplarımızı kapıyorsunuz" diyerek birbirlerine girince büyüyen çatışmalarda onlarca kişi öldü
İstanbul duruma vâkıf olduğunda Sultan Abdülmecid, bir ferman çıkararak Kudüs'teki mukaddes mekanlarda yeni bir "statüko" ilan etti. "Kutsal mekanlara ben geleceğim, milimi milimine kimin nereyi temizleyeceğini ben belirleyeceğim. Bundan sonra da bir taşı yerinden oynatan kafasını yerinden oynatmıştır. Biline…" diye devam eden ferman, Kudüs'e ulaşır ulaşmaz kilisenin önündeki meydanda okunur.
O sırada bir Ermeni papazı kilisenin ön cephesindeki pencerelerden birini, dayadığı ahşap bir merdivene basarak temizlemekle uğraşıyordu. Papaz fermanla derhal aşağı indirildi ancak merdiveni kaldırmak istediğinde hayır denilerek müdahale edildi.

Bir rivayette de
Padişah kilisenin neresinin kim ya da kimler tarafından temizleneceğini fermanla bildirir. Ferman, Kudüs'e ulaşır ulaşmaz kilisenin önündeki meydanda okunur.
O sırada bir Ermeni papaz kilisenin ön cephesindeki pencerelerden birini temizlemekle meşguldü. Pencereye bir merdiven dayamış, silmeye başlamıştı.
İşi hemen bıraktırdılar. Çünkü yeni fermanda camların temizlenmesi işi başka bir mezhebe verilmişti.
Papaz derhal aşağı indi. Emre o kadar hızlı uydu ki, merdiveni olduğu yerde bıraktı. Padişah emri geciktirilmezdi.

İşte Kudüs’te bir kilisenin ikinci katında hala pencereye dayalı duran ve indirilmek için İstanbul’dan ferman bekleyen o merdiven...


Pekala, merdiven hiç kıpırdamadı mı ?
Yıllar yıllar öncesine ait olarak görülen fotoğraf ya da gravürlerde varlığı bilinen merdiven olayı , Osmanlı kayıtlarında yer almasa da, yukarıdaki anlatılar halk arasında yıllardan bu yana anlatılıyor. Ancak şu gerçeği söyleyelim ki, zaman zaman bu merdivenin bulunduğu alanın temizliği için yerinden alındığı hatta bir turist tarafından oradan çekilerek kilisenin bir yerinde saklandığı da bilinmektedir. 
Ne olursa olsun 1850 yıllarından bu yan halen bir Osmanlı korkusu yaşanıyorsa bunun üzerinde düşünmek lazım değil midir.
Hatta, kilise kapısının anahtarlarının 2002 yılı baskınından sonra bir Hristiyan'ın kilitleri değiştirmesi ile el değiştirdiği söylenerek yazımızı noktalayalım

Derleme - Erol Kara 



vefa semti, istanbul, turizm, seyahat, geziyorum

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*