
Caminin dış avlusunun 50 m yanında yer alan Gazi Ahmet Paşa türbesinin duvarına bitişik küçük bir kapı ve pencereye sahip bir yapı görüyoruz. Türbeye gelen bir ziyaretçi, ilk etapta türbeye giriş olarak kullanılan bir mekan gibi görse de bir ticarethane ile karşılaşmaktadır. Kapıdan içeriye adım atacağı zaman karşısına çıkan görevlinin, girdiği yerin türbe olmadığını, türbenin kapalı olduğunu ve kapısının da hemen arkada bulunan ve spor lokali olarak kullanılan çay bahçesine benzer yerden olduğunu belirtiyor.
Girme imkanı bulamadığınız türbenin arka tarafta yer alan ve üzerinde "La ilahe İllallah Muhammeden Resullullah" ve 966 (1558-59) tarihi yazılı demir kapı ve ona giden tüm yolların kilitli olduğunu görebilirsiniz.
Çift kubbeli, altı köşeli mudalla plânlı türbenin mimarı haliyle, camiyi de yapan Mimar Sinan...
Temiz bir taş işçiliği örneği göreceğiniz türbenin hemen yanında, az önce işyeri olarak belirttiğim küçük yapının zamanında muvakkithane olarak kullanıldığını kayıtlardan öğreniyoruz.
Daha önce etrafını çeviren hazîredeki bütün taşların sökülüp kaldırıldığını, yalnız bir iki taş ile Ahmed Paşa’nın zevcesi ve Yavuz Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan’ın mezarının bulunduğunu yine araştırmalarımızda öğreniyoruz.
Bu arada muvakkithane nedir diye merak edenlere ,Osmanlı’da camilerin yanına yapılan bir nevi rasathane işlevi gören, Güneşe bakarak namaz ve oruç vakitlerini belirleyen, astronomi bilimine de önemli katkı sağlayan yerler diyebiliyoruz.
Bu arada muvakkithane nedir diye merak edenlere ,Osmanlı’da camilerin yanına yapılan bir nevi rasathane işlevi gören, Güneşe bakarak namaz ve oruç vakitlerini belirleyen, astronomi bilimine de önemli katkı sağlayan yerler diyebiliyoruz.
Yazımızın asıl amacı türbenin yanında, "muvakkithane" denilen yerin ticarethane olarak kullanılmasını yadırgadığımızı belirtmek istiyoruz. Bize göre, cami ve türbe işlevini öne çıkartacak bir amaç içerisinde kullanılması doğru değil midir ?
Erol Kara








Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız