
Geçtiğimiz günlerde, Mescid-i Haram ile Mescid-i Nebevi İşleri Genel Başkanı ve Kabe İmamı Şeyh Abdurrahman es-Sudeys, Suudi Arabistan tarafından yürütülen Mescid-i Haram'ı Genişletme Projesi'ne ilişkin yaptığı açıklamada Kabe'nin dış avlusunda yürütülen genişletme çalışmalarına "Saudi Arcade” (Suudi Çarşısı) adının verileceğini açıkladı.
İslam aleminin en önemli yapısına verdikleri çirkin isimlendirme yetmiyormuş gibi, bu kez de Osmanlılar tarafından yapılan ve asırlardır Kabe'i Muazzama'nın olmazsa olmazı haline gelen revakların varlığı Suudileri iyiden iyiye rahatsız etmeye başladı.
Bunun en son örneği de İndependeta'da yazan Suudi Arabistanlı gazeteci Mina el-Mencumi (Mona Al-Manjoumi) "Tarihte Mescid-i Haram'ın revaklarında ne gibi gelişmeler meydana geldi?" başlıklı yazısında Kabe etrafını süsleyen Osmanlı Revaklarının, halife Hazreti Osman (rah) tarafından yapıldığını, daha sonraları Emeviler ve Abbasiler tarafından onaraıldığını dile egtirerek Osmanlı İmparatorluğu'nun yok sayan bir yazıya imza attı.
Gayrimüslimleri Mekke ve Medine'ye sokacak kadar, yapılan gökdelenlerin üzerine haç resmini yerleştirecek kadar çığırından çıkan Suudilerin Osmanlı hazımsızlığının arkasında bitmeyen bir kin ve kıskançlık olduğunu bilmeyen yok gibi. Pandemi döneminde bile bir çok devlete Hac ve umre için izin veren Suudilerin Türk halkına sürekli engel koyarak ibadetlerini engelledikleri de bilinen bir gerçektir.
Suudi Gazeteci Mencumi, yazdığı yazısında (bakınız) "Akademisyen Talal et-Tarifi gibi Suudi araştırmacılar, Türklerin son çağlarda ‘Osmanlı Revakı' adını kullanarak başvurduğu aldatmacaları eleştiriyor. Türkler daha sonradan Anadolu Ajansı üzerinden, Mescid-i Haram etrafına ilk revak yapanın Osmanlılar değil, Osman bin Affan olduğunu itiraf etmişti. Osmanlılar ise bu revaklar üzerinde bazı iyileştirmeler yapmıştı." ifadelerini kullandı. Sözde bir akademisyene dayatılan açıklamaya göre Türkler, Hazreti Osman tarafından yapılan , o dönem gölgelik olarak adlandırılan taştan olmayan yapıları sadece restore etmiş. Nankörlüğün bu kadarı da olmaz dedirten yazının aksine. Kabe revaklarının tarihi incelendiğinde Osmanlı Revakları olarak adlandırılan yapı dahil Kabe ve çevresinde sayısız eserin olduğu da bir gerçektir.

Gerçek olan, Beytullah’ı çevreleyen ilk gölgeliklerin, Halife Hz. Osman (r.a.) zamanında yapıldığıdır. Ancak, bugünkü anlamda bir revak anlamında olmayan bu gölgelikler direkler üzerinde hasır ve çalılardan yapılmıştır. Kalıcılığı asla söz konusu olmayan bu gölgeliklerden yola çıkarak Kabe'ye ilk revaklar Hz. Osman tarafından yapıldı diye yazılması ve ısrar edilmesi cehalettir. İslâm tarihinde Mescid-i Haram’ın sahasını ilk genişleten ve fizikî sınırlarını çizen halife Hz. Ömer (r.a.) olmuştur. Hz. Ömer, Beytullah’a yakın olan evleri istimlak ederek alanı rahatlatmış, bir yol gibi kullanılan Kâbe avlusunu duvarla çevirmişti. Böylece sayıları her geçen gün artan hacıların daha rahat tavaf ve ibadet etmeleri sağlanmıştır.
Hz. Osman’ın (r.a.) halifeliği zamanında Mescid-i Haram genişletilmiş, ayrıca Hicrî 26 senesinde ilk defa Beytullah’ın çevresinde gölgelikler yapılmıştır.
Abdülmelik bin Mervan devrinde zamanla hasar gören yerler restore edilerek mescidin çatısı, sac ağacı denilen sağlam ve kaliteli kerestelerle yenilenmiştir. Velid bin Abdülmelik bin Mervan’ın Hicrî 91 senesindeki yenileme faaliyetlerinde ilk defa mescidde mermer sütunlar kullanıldı.
Kâbe'nin etrafını çeviren ve Kâbe yüksekliğini aşmayan kubbeli yapı (revaklar), eskilerinin etrafına, Osmanlı Padişahı II. Selim zamanında yapılmış, planlarını Mimar Sinan hazırlamıştır.
I. Süleyman tarafından onarılan Kâbe, beşinci onarımını I. Ahmed döneminde görmüş, IV. Murad döneminde yine sel baskını sonucu yıkılmış ve yeniden onarılmıştır. Kâbe'nin içinde dokuz adet oyma, bir adet altın kabartma ayet, işlemeli tahta bir sandık, oymalı ve içinde tütsü yakılan tarihi bir ocak, metal zemzem testileri ve kandiller bulunmaktadır.
1626'daki şiddetli yağmurlar ve selde Kabe'nin duvarları çökmüş ve hasar görmüştür. Aynı yıl Osmanlı İmparatoru IV. Murad döneminde Kâbe, Mekke'den gelen granit taşlarla yeniden inşa edildi ve yenilendi
Aslında tüm detaylarıyla incelendiğinde halifaliğin Osmanlı'ya geçisinde beri sürekli düşmanlık içinde bulunan arap toplumunun "Kâbe’nin etrafındaki revaklar neden Osmanlı’ya nispet ediliyor? Revakların adındaki ‘Osman’ kelimesi, Üçüncü Râşid Halîfe Osman’dan geliyor. Bu fahiş hata artık düzeltilmeli. ‘Osmanlı revakları’ denmemeli. tartışmaları sürekli yapılmaktadır. Temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp insanların önüne konulmaktadır. Genç Suudilerin gerçekleri bilen üç kuşak öncesini bile yalanlayacak iddialarının her geçen gün çoğalması da inatçılığı bir başka yüzü..
Türkiye düşmanlığını sürekli genç beyinlere aşılamaya çalışan İngiliz Sömnürgesi sarayın aldığı kararlarla, tarih ders kitaplarının Osmanlı İmparatorluğu aleyhine galiz iftiralarla doldurularak yeniden yazıldığı gerçeğini de asla unutmamak lazım.
Güneş balçıkla sıvanmaz, atasözünü hatırlatarak son olarak ifade edelim ki, yüzyıllardır bilinen bir hususu siyaset uğruna değiştirmeye kalkanların iddiaları çürük ve çirkin bir iddiadır.
Diyoruz ki, Kâbe çevresinde meydana gelen tahribat nedeniyle Sultan İkinci Selim’in daha sonra oğlu Sultan [Üçüncü] Murad döneminde Mescid-i Haram’ın kapsamlı biçimde imar edildiği, Kâbe’nin etrafına çepeçevre yerleştirilen revakların da bu nedenle “Osmanlı revâkı” olarak anıldığı asla inkar edilemez.
İster Suudi Çarşısı deyin, ister Suudi Revakları derin, İster Arcade deyin tüm çabalarınız komiktir, gülünçtür. Tüm Suudi Arabistan olmak üzere dünyanın sayısız pek çok yerinmde Osmanlı İzlerini silemeyeceksiniz. Hatta, damarlarınızda dolaşan Osmanlı kanınıı ve DNA'lerınızdaki hücreleri bile..
Erol Kara Yazdı
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız