Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

                                   "

Vefa Semti, İstanbul ve Vatanın Her Yerinden

İstanbul İçin Sürdürülebilir Kent Projesi



SKUP Hakkında
2013 yılından günümüze Avrupa’da birçok kentte uygulanmaya başlanan Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı (SKUP) daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak amacıyla kentlerdeki ve çevrelerindeki insanların ve ticari kuruluşların hareketlilik gereksinmelerinin karşılanması için hazırlanan stratejik bir plandır. Geleneksel ulaşım planlamasından temel farkı ise ulaşım talebinden ziyade insana odaklanmasıdır. Ayrıca dinamik bir plan olarak sürekli izlenmekte ve ortak akılla güncellenmektedir.
Eylül 2019’da başlayan ve yaklaşık 2 yıl süren İstanbul Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı Projesi (İstanbul SKUP); Birleşik Krallık (FCDO) Küresel Geleceğin Şehirleri Refah Fonu Programı kapsamında Arup yükleniciliğinde ve Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-Habitat) stratejik danışmanlığında, Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Planlama Müdürlüğünce katılımcılık prensipleri doğrultusunda yürütülmüştür.
İstanbul SKUP, gerek Türkiye’de gerekse dünyada 16 milyon nüfusa sahip bir kentte yapılan ilk SKUP çalışmasıdır. Avrupa SKUP literatürüne pandemi süreci çalışmaları ile girmiş ve kendi literatürünü oluşturmuştur.
SKUP hakkında detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz

Sürdürülebilir Kent Nedir?
Günümüzde, çevre ve toplumu gözetmeden kontrolsüz şekilde büyüyen kentler yerini sürdürülebilir kentlere bırakıyor. Peki Sürdürülebilir Kent Nedir? Bu yazımızda sürdürülebilir kentler, sürdürülebilir işletmeler, sürdürülebilir davranışlar ve sürdürülebilir kentlerin çimento sektörüne etkisine kısaca değineceğiz.  

Sürdürülebilir Kent Tanımı Nedir?
Nüfus artışı, aşırı ve bilinçsiz tüketime bağlı olarak oluşan doğal kaynak kıtlığı, çevrenin kirletilerek doğal dengenin bozulması sonucunda oluşan iklim değişikliği günümüz kentlerinin önemli bir problemi halini almaktadır. Çevresel anlamdaki olumsuzlukların yanında sosyal anlamda da eşitsizliklerin var olduğu, ekonomik gelişmenin dengesiz ve kentsel yönetişimin yeterli seviyede yapılanmaması bu etkilerin artma potansiyelini destekliyor. Bu nedenle giderek daha fazla birey ve işletme harekete geçmeye, çevreyi korumaya ve sosyal düzeni sağlamaya karar verirken, sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimseyerek tüm bu faktörlerin olumsuz etkilerini azaltmaya çalışıyor. Bireyler ve işletmeler tarafından hayata geçirilen tüm bu eylemler bir çevre bilincinin ortaya çıkmasına, toplumsal yapının değişmesine ve sürdürülebilir kent kavramının gelişmesine yol açıyor.

Sürdürülebilir kentler, faaliyetleri aracılığıyla çevresel etkileri azaltarak, kendi bölgesel, coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel koşullarına uygun olarak sürdürülebilir tüketim ve üretim kalıplarını teşvik etme yoluyla varlığını ikame ettiren üretken yaşam alanlarıdır. Sürdürülebilir bir kent, enerjide kendi kendine yeterli, enerji üretmek için atıkları yöneten, daha sürdürülebilir ulaşıma sahip, yeşil alanları koruyan hem doğal hem ekonomik kaynaklarını doğru yöneten ve kullanan; eğitim eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık kavramları üzerine inşa edilmiş bir yaşan alanı olarak karşımıza çıkar.

Sürdürülebilir kentin tanımlarına baktığımızda hemen hemen her tanımda, aynı ana kaldıraçları görüyoruz. Peki bu kaldıraçlar nelerdir?
  • Çevre – Çevre dostu yaşam alanları yaratmak
  • Hizmet – Kamu ve özel sektör hizmetlerini toplumdaki herkesin ihtiyaçlarına uygun hale getirmek
  • Taşıma ve Ulaşım –  Toplumdaki bireyleri iş, sağlık ve diğer hizmetlere taşıyan geniş ağlı ulaşım sağlamak
  • Yönetişim – Etkili ve kapsayıcı katılım ve liderliğin olduğu yönetişim modeli benimsemek
  • Sosyal ve Kültürel Kalkınma – Aktif, eşitlikçi, çeşitliliğe önem veren, kapsayıcı ve hoşgörülü bir adil yerel kültür oluşturmak
  • Konutlar ve Binalar –  Çevreye etkileri gözetilerek inşa edilmiş, sağlam ve güvenilir yapılar sağlamak
  • Ekonomi – Büyüyen ve gelişen, bu süreçte toplumdaki hiçbir bireyi arkada bırakmayan çeşitli yerel bir ekonomi oluşturmak
  • Sermaye –  Hem yaşanılan toplum hem de diğer topluluklar için şimdi ve gelecek nesilleri kapsayan sürdürülebilir bir sermaye yönetimi sağlamak
Bu kaldıraçlar sürdürülebilir kentler bazında; 2015 yılında, 2030’a kadar aşırı yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele, iklim değişikliğini düzeltme gayesi ile belirlenen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacından 11.si Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar’da ele alınıyor. Günümüzde insanların yarısı, yani 3,5 milyar insan şehirlerde yaşıyor. Bu sayı daha da artacak gibi gözüküyor. İşte bu noktada insanlığın karşı karşıya olduğu yoksulluk, iklim değişikliği, sağlık hizmetleri, eğitim gibi devasa sorunlara şehirlerde çare bulunması amacı ile 11. SKA takip ediliyor ve kentleri ve insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak amacı ile hareket ediliyor.
Sürdürülebilir İşletme Nedir?
Sürdürülebilir işletmelere daha önceki  Su Yönetimi: Dünyada Su Krizi ve Yönetimi yazımızda işletmelerin belirledikleri iklim stratejilerinin odaklarından su tüketiminin azaltılması ve su kaynaklarının kalitesinin korunmasına değinerek bahsetmiştik. Sürdürülebilir kentlerin oluşturulmasında en önemli unsurlardan biri toplumu üreterek ve hizmet sunarak kalkındıran işletmelerdir. Bu kapsamda bu kavramı kısaca hatırlamakta yarar var.
Sürdürülebilir işletme, küreselde ve yerelde çevre, toplum ve ekonomi üzerinde minimum olumsuz ve maksimum olumlu etkiyle faaliyetlerini sürdüren girişimlerdir. Sürdürülebilir işletmeler çevresel, sosyal ve ekonomi alanlarında adil politikalara sahiptirler. Bu politikalar ışığında sürdürülebilir iş modelleri oluştururlar. Doğrusal ekonomiyi reddederek, döngüsel ekonomi anlayışı ile hareket ederler. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı destekler ve dahil oldukları iş kolu bazında aldıkları kararlara sürdürülebilirlik ilkelerini dahil ederler. Başka bir deyişle, bugünkü dünyanın ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetinden ödün vermeden karşılamayı amaç edinirler. 
Sürdürülebilir işletmeler ve bu yolda adım atanlar, iklim değişikliği ile mücadele stratejilerini oluşturarak 2050 yılında net sıfır karbon hedefine ulaşma çalışmaları içinde yer alır. Bu kapsamda emisyon miktarı daha düşük ve içerdiği hammaddeler ile daha doğa dostu ürünler ve hizmetler geliştirir, tüm üretim ve hizmet sağlanması proseslerinde çevreye olan etkilerini kirletici hava emisyonları, su kullanımı ve deşarjı, atıkların yönetimi ve bertarafı gibi konularda minimize eder. Bu şekilde içinde bulundukları kentin sürdürülebilirliğini destekler ve diğer işletmelere de bu konudaki aksiyonları ile rehberlik etme gayesi taşırlar.

Sürdürülebilir Davranışlar Nelerdir?
Sürdürülebilir kentlerin yaratılması ve bu kentlerin işleyişine uyum sağlanması sadece işletmelerin sürdürülebilirliğe dair aksiyonlarına değil, toplumdaki her bireyin davranış ve yaşam tarzı değişikliğine dayanır. Bireylerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tüketimlerinde sağladıkları sadeleştirme anlayışı ve var olan kaynakları kullanmada bilinçli olmaları sürdürülebilir bir yaşam tarzının benimsenmesi için ana bileşenlerdir.
Daha sürdürülebilir bir şekilde yaşamaya çalışan birçok kişi, İklim Krizinin ölçeği göz önüne alındığında kendini olumlu etki konusunda yetersiz hissedebiliyor. Ancak, birçok birey tarafından gerçekleştirilen küçük eylemlerin bir araya gelerek inanılmaz bir fark yaratabileceğini biliyoruz. 
Toplumdaki bir bireyin araba yerine bisiklet tercih etmesi, bulaşıkları elde yıkamak yerine bulaşık makinesi kullanması, diyette daha fazla sebze-meyve tüketmesi ya da daha az et tüketmesi, benzinli bir spor araç yerine hibrit aracı seçmesi, geleneksel bir ürün yerine yeşil bir ürün satın alması, trafik yoğunluğundan kaçınmak için toplu taşıma araçlarını tercih etmesi gibi küçük aksiyonlar toplum için bir dalga şeklinde büyüyerek etkisini çok büyük boyutlarda gösterecektir. 
Sürdürülebilir davranışlardan bahsedildiğinde akla öncelikle çevresel boyut gelse de, aynı sürdürülebilir kentlerin temelinde olduğu gibi kişinin benimsediği toplumsal yaklaşım ve sahip olduğu ekonomi bilinci sürdürülebilir bir yaşam tarzının benimsenmesi noktasında büyük öneme sahiptir. 
Sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek için bireylerin öncelikle gündemlerine alması gereken birkaç ana noktaya örnek vermek gerekirse:
  • Besin ihtiyacı da göz önünde bulundurularak gıda tüketimi alışkanlıklarının değiştirilmesi, et tüketimini azaltılması ve bitkisel bazlı yiyeceklerin tüketiminin artırılması
  • Su israfının engellenerek su tüketiminin azaltılması
  • Enerji tasarrufu sağlanarak enerji tüketiminin azaltılması ve mümkünse yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması
  • Döngüsel ekonomi modeli benimsenerek geri dönüştürülmüş içerikten yapılmış ürünlerin tercih edilmesi, yeni ürünler yerine geri dönüşüm, kiralama, ikinci el satın alma gibi opsiyonların değerlendirilmesi
  • Dayanıklı, yeniden kullanılabilir ürünlerin satın alınması, tek kullanımlık ürünlerden vazgeçilmesi, habitatları ve biyoçeşitliliği koruyan temiz içerikli ürünlerin satın alınması
  • Atık oluşumunun azaltılması ve oluşan atıkların geri dönüştürülmesi/yeniden kullanılması/doğru bertaraf edilmesi
  • Sürdürülebilir yaşamı destekleyen organizasyonlara aktif katılım sağlanması
  • Adil ve kapsayıcı ürünler, politikalar ve uygulamalar sunan markaların desteklenmesi
  • Kadınların ve kız çocuklarının toplumdaki varlığını destekleyen organizasyon ve şirketlere destek verilmesi ve eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık ilkesinin benimsenmesi
vefa semti, istanbul, turizm, seyahat, geziyorum

Top Post Ad

Below Post Ad

Ads