Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

                                   "

Vefa Semti, İstanbul ve Vatanın Her Yerinden

Dolmabahçedeki Banyonun Keyfini Çıkartan Kraliçe Kimdi


İstanbul'un mücevherlerinden sadece biri ve en büyüğü.. Boğazın incisi. Harika yapı Dolmabahçe'deyiz. Dolmabahçe sarayının muhteşem yapısını gezerken fotoğraf çekmenin yasak olduğunu öğrendiğimiz ilk ihtarla, her an cep telefonuna sarılır da bir iki kare çekeriz diye engellemeye hazır pür dikkat ziyaretçileri takip eden güvenlik görevlilerinin kontrolü altında devasa bir "saray" geziyoruz. Hani derler ya, "mal sahibi mülk sahibi nerede bunun ilk sahibi". İşte ilk sahibini tarihin sararmış yalan dolan biraz da gerçek olan sayfalarından biliyoruz. Son sahibini, zamanla neler yaşandığını ve daha fazlasını ara ara öğreniyoruz. 
Sarayın hangi odasını, hangi koridorunu, hangi salonunu gezerseniz gezin. Hangi merdivenlerinden iner çıkarsınız siz bilirsiniz .. Ancak her yerde bir öykü, bir destan, bir yaşam, bir anı bulur ve onu kağıda, fotoğrafa dökmek istersiniz. 
Sarayın her bir köşesine bayıldım. Ne var ki, bir banyosu var ki, gir de çıkma. Hünkar hamamı. Dolmabahçe Sarayı'nın 6 hamamından biri, en büyüğü, en gösterişli. Padişaha yakışır. 
Dünyanın en ilginç ve en çarpıcı hamamı deseler inanırım. Bayıldım. Öyle böyle resmini çekmekten de kendimi alamadım. Beraberimde bir çok ziyaretçi bu hamama kayıtsız kalsa da gelip geçilecek bir yer değil burası. Bakmak lazım. Görmek lazım. Bu hamam da banyo yapmanın keyfini hayalde de olsa yaşamak lazım. Ve her bir bölümündeki estetiğe, kubbedeki camlardan süzülen ışığa bayıldım. 
Hünkâr Hamamı, bir koridor üzerinde birbirinden geçilen üç bölümden oluşuyor. İlk oda dinlenme, sonra soğukluk, öbürü sıcaklık... 


Sıcaklık kısmı için kaynaklarda "tümüyle bej üzerine pembe damarlı albatre (su mermeri) ile inşa edilmiş, tamamıyla işlemeli olan hamamın duvarları Mısır alabasteri, tabanı ise Marmara mermeriyle kaplıdır." deniliyor.  Lüksü, yüksek kaliteyi ve pahalı bir gösterişe sahip. Mermerde taş işçiliğinin ve uyumun her safhası nakış nakış işlenmiş. Hamamın yıkanılan yerinin tavanı ise bronz çerçeveli camlarla açık ve aydınlık. Mısır’dan getirtilen pembe damarlı süslerle süslü ‘alabaster mermerleri', benzersiz süslemeleri ve Boğaziçi’ne açılan pencereleriyle bir efsane bölüm. Hem de sır dolu. Hem de bu banyoya girip çıkanların neler değil kimlerle neler paylaştığını sessiz taşlar söylemeye utanabilir.
Bulduğumuz notlarla biraz daha hamamdan bahsedelim. "Giriş Bohemia Apliklerle süslüdür. Soğuk camekân olarak adlandırılan bu bölüm de kıyafetlerin giyilip çıkarıldığı alandır. Olağanüstü tavanı gün batımını andırmaktadır. Yine tavanda bulunan avize ve süslü şamdanlar Murano yapımıdır. Hamamın mermerleri Arap modasını yansıtmaktadır. Sütunlarının geniş başlıkları, yüreğe benzeyen kemerleri, kristal ve olağanüstü parlayan fanuslu kubbesi vardır. Hamam’da bir oda ve bir Fransız Saati’de bulunur. Saat sarkaçlı pirinç şeklindedir. Barok ve varaklı seramik bir sobada burada yer almaktadır. Hamamın giriş ve ılıklık bölümü kubbesi fil gözü süsüyle yapılmıştır. Hamam’ın sıcaklık bölümünde bir kurna bulunmaktadır. Bu kurna gümüş muslukludur. Tavanının dökme çelik ve camdan yapıldığı da bilinmektedir. Geleneksel olarak hamamlardaki sistem olan külhan ile alttan
ısıtılmaktadır 


Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid’in emriyle inşa edilen, 6 padişaha ve son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’ye nasip olmuş Dolmabahçe Sarayı, Atatürk ve İsmet İnönü dönemlerinde Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmış. Bu hamamda padişahların dışında çok önemli misafirler de faydalanmış. Tabi, Mustafa Kemal ve Mustafa İsmet ve ilginçtir ki, Atatürk'ün isteğiyle bir paşanın da bu banyodan faydalandığını öğreniyoruz. 
"Atatürk'ün Özel Kalemi'nden Haldun Derin hatıralarında Paşa'yla ilgili bir anekdot anlatıyor: "Süveyş Kanalının açılması vesilesiyle 1869'da Abdulazizi ziyarete gelen Fransa İmparatoriçesi Eugenie-Marie'nin fildişi tenini buğusu ile okşamış olan Dolmabahçe'nin ünlü somaki hamamı, Cumhuriyet döneminde ilk kez Ali Fuat Paşanın yıkanması için şerefine ısıtılmıştı." Kelimeler arasında yer alan "Fransa İmparatoriçesi Eugenie-Marie" kim derseniz. Sultan Abdülaziz'in bir görüşte aşık olduğu ve bir gece Beylerbeyi Sarayı'nda sabahlara kadar başbaşa kaldığı iddia edilen Fransız Kralı Üçüncü Napolyon'un karısı.. O bile bu banyonun keyfini sürmüş. 
Dedik ya, her bir taşı, her bir köşesi bir efsane, bir destan, bir sır olan Dolmabahçe Sarayının sadece hamamını görmek için bile gezmeye değer. 


Erol Kara - @seyyaherol

vefa semti, istanbul, turizm, seyahat, geziyorum

Top Post Ad

Below Post Ad

Ads