
Önce, 2022 yılı itibarıyla elektrikte kademeli tarifeye geçildi. Kademeli tarife kapsamında abonelerin elektrik tüketimleri, düşük kademe ve yüksek kademe olarak iki kategori üzerinden hesaplanıyor. Düşük kademe limiti aşıldığında, fatura otomatik olarak yüksek kademeden işlem görmeye başlıyor. Kademeli tarife uygulanmasını istemeyen aboneler, 3 ayrı zaman dilimi üzerinden uygulanan çok zamanlı abone grubuna geçiş yaparak kademeli tarifeden çıkabilmektedir.
2024 yılı itibarıyla bu sistem değişti ve tek zamanlı olarak alınan değerler üzerinden yıllık 5000 KWA (aylık 416 KWA) sınırına işyerlerinde ise yıllık 15 bin KWA çekildi. Elektrik hizmeti vermeyip sadece abone işlemleri ile uğraşan, Fatura kesen firmalar yıllık 5000 KWA'yı geçenleri davet ederek yeniden sözleşme yapmaktadırlar.
Sabit fiyat olarak 420 kuruş üzerinden faturalandırılacağı bunun yanında diğer hizmet ve vergilere zam gelirse bunların değişmeksizin zamlı olarak yansıtılacağı, fatura düzenlemeleri yapılacağını belirtiyor. Bugün 438 kuruş olarak edilen birimin 420 kuruşa çekilmesinin dışında herhangi bir faydası olmayacağı işin sonunda anlaşılıyor.
Ülkemizde halen mevcut olan ataerkil ailelerde kalabalık aile yani çekirdek aile değil anne baba ve kardeşlerin yaşadığı çok bireyli aileler halen mevcut. 5000 KWA sınırlamasını getirenlerin bu limiti belirlerken neye göre, kime göre, hangi cihazları kullanan ailelere göre yaptığı belirtilmezken, işletmelerinde 15 bin KWA ile sınırlandırılması mantığı da aynı.
2022 yılından itibaren elektrik, ondan önce su ve doğalgazda kademeli geçişlerle yüksek kullananları adeta cezalandıran sistem sadece kalabalık ailelere indirilmiş darbe olmaktadır. Kış aylarında kullanımı artan elektrik ve doğalgaz ile halk daha çok perişan edilmektedir.
Öte yandan 2024 Kasım ayında Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sistem üzerinden çıkartılan fatura bedellerinde esas alınan kademeye esas olan birimi de vatandaşın bir önceki sene kullandığı elektriğe göre yapılması nasıl bir oyunun tezgahlandığını da ortaya çıkartmaktadır.
Yani vatandaş 2022 yılında başlayan kademe üzerinden değil Kasım 2024 üzerinden çıkartılan kanunla 2023 yılında kullandığı yıllık elektrik miktarı üzerinden bir yıl süreyle 5000 KWA 'yı geçti ise onun üzerinden geçmediyse eski kademe ücreti üzerinden faturalandırılıyor.
Buna göre 2025 yılı tüketimi 5000 kwa'yı geçerse 2026 da bunun üzerinden kademe artışlı fatura üzerinden ödeme yapacak. Oysa vatandaşın yeni yasa ile aylık 416 KWA fazlasının kademe artışı üzerinden faturalandırılması gerekmeliydi.
Olayın neresinden bakarsanız bakın, yeni kanuna göre, 2022 yılında çıkartılana göre faturalandırılması gerekiyor desek de bunun da adaletsizlik olduğu net olarak ortadadır
Zira bugün elektriksiz hiçbir cihazın olmadığı, ev eşyalarının adeta elektriğe mahkum edildiği her evde buzdolabı, televizyon, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, kurutma makinesi, kombi, cep telefonları, fırın, ocaklar, yemek pişirme sistemleri vs her şey elektirğe bağlı. Aylık 416 KWA 'ın yetmeyeceği de aşikârdır. Bu limiti ancak çalışan, evde durmayan iki kişilik bir ailenin başaracağı da asla unutulmamalıdır. Her aileye en az üç çocuk diyenlerin bu sistemden vaz geçilmesi gerektiğini bilmemesi imkansız.
Sonuç olarak kademe artışı tam bir fiyasko olduğu, vatandaşa zulüm olup halkın cebinden daha fazla para çıkmasının yolunu açacağı kesindir.
Eli mahkum olan, kanuna uyması zorunlu tutulan vatandaşın çilesi asla bitmeyecek gibi görünüyor. Bu sistemlerin halka bir yararı asla olmayacaktır.
Anayasa ve BM İnsan Hakları'na göre devletin halkın temel ihtiyacı olan su, elektrik ve doğalgaz gibi temel ihtiyaçların her eve sağlaması, ucuz olarak hatta bedava olarak vermesi asli bir görev olmaktadır.
Anayasa’nın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyetini Sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamaktadır. Keza Anayasa’nın 5. maddesi kişilerin refah, huzur ve mutluluğu sağlamak için Sosyal Hukuk Devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmayı, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamayı devletin temel amaç ve görevleri arasında saymaktadır. Bugün için elektrik enerjisinin her bir ferdin ve ailenin onurlu bir hayat sürdürme, maddi ve manevi varlığını medeniyet düzeni içerisinde geliştirilmesinin olmazsa olmaz, zaruri ihtiyaçları içerisinde bulunduğu tartışmasızdır. Kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu ailesinin medeniyet ve hukuk düzeni içerisinde onurlu bir hayat sürdürmesinin imkanlarından olan asgari elektrik ihtiyacını sağlama, Devletin, sosyal devlet olma gereğidir. Devletin böyle bir yükümlülüğü karşısında geliri olmayan vatandaşlarına asgari elektrik ihtiyacını karşılama mecburiyeti...
Anayasanın 41. maddesi aileyi toplumun temeli saymakta, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ana ve çocukların korunmasını devlete yüklemektedir. Keza Anayasanın 42. maddesi kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağını ve bu hakkın kullanılması için gerekli tedbirlerin alınmasını devlete yüklemektedir. Bir ailenin özellikle ana ve çocukların hayatiyetini devam ettirmesi, yine aile içerisinde çocukların eğitim ve öğrenimlerini sürdürebilmeleri için temel ve zaruri ihtiyaçlarının temin edilmesi gerekmektedir. Elektrik enerjisi bu temel ve zaruri ihtiyaçlar arasında bulunmaktadır. Dolayısıyla asgari seviyede ihtiyaç miktarının belirlenerek bunun devlet tarafından aileye sağlanması, Anayasa’nın 41 ve 42. maddelerinin devlete yüklediği bir vecibedir.
BM İnsan Hakları Komisyonu “15 sayılı Genel Yorum” metninde BM Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi 14. maddenin, (h) bendi şöyledir: "Özellikle konut, sağlık, elektrik ve su temini, ulaştırma ve haberleşme konularında yeterli yaşam standartlarından yararlanma haklarını sağlamak”.
Denek oluyor ki, gerektiğinde bedava sağlanacak olan temel ihtiyaçların kademeli, kademsiz gibi saçma sapan isimlerle sunulup fahiş fiyatlarla insanlara sunulması doğru bir karar değildir
Erol Kara
Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız