Ads

Ads

Sorsan İstanbulluyum Diyecek

 "Nerelisin hemşerim" diyen biri gerçekten "hemşeriniz" olmasa da bu soruya vereceğiniz cevap tabi ki, doğduğunuz, doyduğunuz yerin ta kendisidir. 

"Nerelisin hemşerim" diye İstanbul'un bir yerinde karşınıza çıkan birine istediğiniz kadar "İstanbulluyum" deseniz, "köken, köken" diye ısrarla sormaya devam ederi.
Hem "hemşerim" der, hem cevabı beğenmez. "Yok Yok, bir yerlerden gelmişsindir" . Bazen kafam iyi ise sayarım "Orta Asya bozkırlarından ata binen dedemin" der sözü "İstanbul"'da bitiririm.
Hızlı, özetli, heyecanlı bir tarih dersi veririm. Anlamaz. "Gördün mü , bak sen de İstanbullu değilmişsin" Oh, rahatlattık adamı.  
Üniversitede öğrenim gördüğüm yıllarda Ankara'da ya da farklı illere gittiğimde İstanbullu olduğumu söylediğimde tepki almazdım. Ancak İstanbul'da İstanbullu olduğumu söylediğimde kabul ettiremezdim. Nedeni basit. Kendisi İstanbul'da yaşıyor. Ancak İstanbullu değil de ondan. Göç gelmiş. Çocukken, bekar odalarında kalmış ailesi olmuş, aile bireylerinden bir çoğunun nüfusunda doğum yeri İstanbul yazsa da, hiç babasının memleketine gitmemiş , orada akrabası varsa da tanımamış çocuklara bile "deden nerelisi ise sen de oralısın." dayatması yapılır.  
Yahu bu memleket asırlarca göç almış. Herkes bir yerden bir yere gelmiş. Hepsinin geçmişini deşsek Adem Babamıza dayanacak. Adem aleyhisselam nereli desek onu da bilmez ya.. Konuşur dururlar. İşin özü "doğduğunuz ve doyduğunuz yer vatanınızdır." Banane, sanane nereden geldiysem geldim. Sen bana bak hemşerim..
“İstanbullu kime denir”in net cevabı varsa da, karşınızdaki insanların algısı kadar İstanbullu olursunuz. İstanbullu bu şehri yürekten severek yaşayan, hikâyelerine, tarihine, ruhuna kıymet veren ve özen gösteren herkese denir. İstanbul yaşamının temeli ‘sevgi, saygı, hoşgörü, terbiye’ kavramlarına dayalı tarihsel bir çok kültürlülüktür İstanbul'da yaşayabilirsiniz ama İstanbullu olmak için 40 fırın ekmek yemek lazım, derim. Beyefendi ve hanımefendi biri İstanbulludur. İstanbul aşktır. Aşka aşık olan İstanbulludur.
Bir de çok kültürlülüğün içinde yaşamayı deneyen türleri vardır. 
İnternette dolaşan aşağıdaki yazıyı son cümlemdeki düşüncemi net hale getiren ve gerçeğin ta kendisi dedirten şeklinde almak da var. ( - Kadir Kömürcü ismi ile Facebooktan alıntı )
Okuyoruz.
*****
Bir defa;
Yanni, Taki, Aleko, Yasef, Dikran, Anastas, Rober, Akabi, Raşel, Sarkis, Koço, Bedros, Jirayr isimlerinde İstanbul yerlisinden arkadaşları olmamış, onlarla kahvede, maçta, tavernalarda, okullarda, beraberce ağlayıp gülmemiş dostlarımız İSTANBULLU sayılmaz…
Bunlara ilaveten;
Küçüksu’da kurulan mısır kazanlarından,
Alibeyköy'ün sütlü kaynamış mısırından yemek nasip olmamış,
Çengelköy salatalığını bostanından koparıp tatmamış,
Gülhane Parkı’nda Karagöz-Hacivat oyunu seyredememiş,
Çiçek Pasajı’nın Entel Cavit’i ile sohbet edememiş,
Tepebaşı Çocuk Tiyatrosunun zevkine varamamış,
Sulukule’de raks evlerine gitmemiş, kara trenlerin içinde kovalamaca oynamamış,
Kumkapı’da rakı sofrasına dostça oturup, yine dostça kalkmamış akşamcılar,
Moda’daki Koço’yu bilememiş ve nefis mezelerinden tatmamış dostlarımız İSTANBULLUYUM diyemez…
Kapalı Çarşı’nın tüm kapılarından girip çıkmamış,
Taksim Eftalafos Kahvesinde nargile içmemiş veya içenleri seyretmemiş dostlarımız,
Beyoğlu’ndaki Abanoz Sokağı’nı,
Yüksek Kaldırım’ın sosyetik aşiftelerini bilmeyen,
Yeşilçam Sokağı’nın eski halini, oraya yakın aport da iş bekleyen Figüran Kahvelerini ve oralardaki sohbetlere şahit olmamışlar,
Tepebaşı’ndaki Müzisyenler Kahvesini ve organizatör Sarı Orhan’ı bilmeyenler,
Sarıyer Sahili’nde balık,
Pendik Hilmi Gazinosu’nda pilaki yememiş olanlar,
Süreyya Plajı’nda denize girememiş,
Adaların tümünü gezememiş,
Gaskonyalı Toma’yı ve Bostancı’da Saksonyalı Vedat’ı tanımamışsan,
Rahmetli Sanat güneşimiz ZEKİ MÜREN’i Gar Gazinosu’nda, Maksim’de izleyememişsen,
Notre Dame de Sion Fransız Kız Okulu önünde kız araklama teşebbüsünde bulunmamışsan,
Beyoğlu’ndaki Atlantik’de sosisli ve Amerikan salatalı sandviç yememişsen,
İmam Sokak’taki meşhur Çağlayan Saz’a gitmemişsen,
Yine Beyoğlu Rebul Eczanesi’nden limon kolonyası veya lavanta kolonyası almamışsan,
Bakara’dan iskarpin alıp, Gömlekçi Daniş’de ısmarlama gömlek diktirmemişsen,
Galatasaray’daki Zara’dan giyim aksesuarı almamış veya o nefis vitrinleri seyredememişsen,
Kurbağalı Dere’nin o meşhur kokusunu da duymamışsan,
Todoride meze yemediysen,
İSTANBULLU sayılmazsın…
Adamo’yu, Peppino di Capri’yi ve Louis Alberto Del Parano’yı,
Los Paraguayos Orkestrasını Kervansaray’da,
Roberto Lorano’yu Taksim Belediye Gazinosu’nda dinlemek şansına sahip olamamışlar,
Çiroz’u 2 kuruşa Balık Pazarı’ndan alıp yiyememişler,
Haliç’de torik balığı yakalayıp lakerda yapmamış olanlar,
Beyoğlu’ndaki İnci Pastahanesi’nde profiterol, Saray Muhallebicisi’nde tavuk göğsü tatmamış,
Taksim İşkembecisi’ni ve de Feriköy’deki, Balat’taki meşhur işkembecileri bilmeyen dostlarımız sadece İSTANBUL’DA yaşayanlar diye tanımlanırlar…
Lefter’i, Turgay’ı, Baba Recep’i, Can’ı ve Metin Oktay’ı Mithatpaşa Stadı’nda seyredememiş olanlar, para az olunca Duhuliyeden, hiç para olmayınca Gazhane sırtlarından maç seyretmiş olmayanlar,
Mithatpaşa Stadı’nda kurulan güreş minderlerinde 8 sıklette dünya şampiyonu olan Serbest Güreş Milli Takımımız aslanlarını Yaşar Doğu, Hamit Kaplan, Müzahir Sille, Celal Atik’i göremeyenler, Harlem Globtrotters basketbol takımının gösterisini ve buz revüsünü Spor ve Sergi Sarayında seyretmemiş olanlar, tramvaya asılarak seyahat etmeyen,
Beyoğlu’nun o gizemli apartmanlarının içini gezmemiş olanlar,
Beyoğluspor Kulübü’nün Rumlara ait bir Lig takımı olduğunu bilmeyenler, bu kulüpte yetişen Sofyanidis’in Beşiktaş’a, Kasapoğlu’nun Yunanistan’a gittiğini bilmeyenler,
Ramazanlarda oruç tutanın, tutmayanın nasıl kardeşçe yaşadığını tatmamış olanlar,
Beyoğlu Ağa Cami’nde her hafta Mevlit okunduğunu ve Mevlit şekeri almak için Rum, Ermeni, Musevi sınıf arkadaşlarının nasıl da muzipçe oyunlar yaptığını görmeyenler ve bu anlattıklarıma daha belki de binlercesi ilave edilebilecek İstanbul’un özelliklerini bilmeyenler; İSTANBULLUYUM diyemezler…
Yani kısaca:
Heybeli’de mehtaba çıkmamışsan,
Kalamış’dan bir tatlı huzur almayı denememişsen,
Boğaziçi’ndeki şen gönüllere uzanamamışsan,
Çamlıca’da sevgilinle birlikte bir iz bırakmamışsan,
İSTANBULLUYUM diyemezsin.. .
Sadece İstanbul’da yaşıyorum veya yaşadım diyebilirsin…

Erol Kara - @vefasemti - 2023

Ads