Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

Vefa ve Eski İstanbul

Vefa Semtinden İsmail Dümbüllü Geçti


Tarihi ve efsanevi Vefa bir aralar hatta son yıllarda bile birçok sinema filmlerine ve televizyon dizilerine doğal platform olmuştur.
Siyah- Beyaz sinema döneminden renkli döneme ve bugünkü teknolojik yapımlara halen platform olan Vefa'da bir zamanlar İsmail Dümbüllü'nün de film çevirdiğini biliyoruz.
Hatta, yanışına şahit olduğum ahşap konak İsmail Dümbüllü'nün evi olarak hafızalarımda yer etmiştir. Gerçekte orada mı oturdu, film çevirdiği için mi o isimle anıldı bilemiyorum. Hatırladığım tek nokta Vefa caddesi üzerinde yer alsn ahşap konaktan aklıma bir yangın bir de İsmail Dümbüllü kalmıştı.
Bu vesile ile yıllardır aramızda olmayan  eski sinem filmlerinin komik insanı İsmail Dümbüllü'yü de anmak istedim

İsmail Dümbüllü Kimdir ?

1897’te Üsküdar Süleymanağa Mahallesinde doğan, 5 Kasım 1973’te aramızdan ayrılan İsmail Hakkı Dümbüllü, orta oyununun ve tuluat sanatının en büyük ismi olarak bilinmektedir.
1973’te Boğaz Köprüsü açıldıktan sonra üzerinden geçirilen ilk cenaze onundur.
Bir trafik kazasının bir ay sonrasında 76 yaşında aramızdan ayrılan Dümbüllü, Karacaahmet Mezarlığı’nda yatar. 1945-71 yılları arasında 27 filmde oynamıştır. Oynadığı filmlerde de en çok Nasreddin Hoca ile özdeşleşmiştir.
II. Abdülhamid’in silahşörlerinden Zeynel Abidin’in oğludur. Annesi Fatma Azize hanım, iki yaşındayken eşinden ayrılır. Aynı yıl da Şirketi Hayriye memurlarından «Şişman» Hakkı lakabıyla tanınan biriyle evlenir.
İlkokul sonrası Toptaşı Askeri Rüştiyesi’ne giden usta, biraz da tiyatro merakından olsa gerek; Arapça dersinden iki yıl üstüste sınıfta kaldığı için üvey babası tarafından Şirketi Hayriye Fabrikası’na işçi olarak sokulur. Annesi duruma dayanamaz. Aile nihayetinde oyunculuğa ses çıkarmaz.
30 yaşına kadar “Kel Hasan”ın yanında tuluat öğrenir. Tuluat; önceden hazırlanmadan – sahnede akla gelen sözlerle ilerleyen bir oyundur. Dediklerine göre o kadar popülerdir ki, şimdilerdeki Cem Yılmaz’dan kat kat popüler olduğu söylenir.
Usta; 1.59 boyundadır. Burnu, kendi deyimiyle armudi… Berberinin anlattığına göre, 40 yıldır başına ustura vurduruyor, tepesinde bir tutam saç bırakıyor. Dilinden düşürmediğine bakılırsa, en sevdiği şarkı, «Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur…»
Dümbüllü, denizden, hele lodostan çok korkarmış. Bir gün Üsküdar’a geçerken vapur batacak olmuş, 7 yıl vapura binmeye tövbe etmiş…
İsmail Dümbüllü  evine çok bağlı, hayatı, evi ile tiyatro sahneleri arasında geçen sakin bir kişiydi. Eşinin, kızının bir dediğini iki etmezmiş.


Bir de zamana dair bir anı anlatalım: “Çengelköy’de bir açık hava sinemasında düzenlenen oyunu beğenmeyen seyirci sahneye salatalık fırlatmış; o sırada sahnede olan İsmail Dümbüllü yere eğilip salatalığı almış ve “biri kartvizitini düşürdü, oyundan sonra gelip kulisten alsın” demiş; seyirciler arasında kopan alkış ve saygısız adamın yuhalanması seslerinden sonra kulise giden Dümbüllü öğrencisine demiş ki; “seyirci gaddardır, hani beni alkışladılar ya, eğer cevabını vermeseydim adamı alkışlayıp bizi yuhalarlardı.”

Kaynak : İsmail Efendi, İstanbul, (tarih yok), Türkiye Yapı ve Kredi Bankası Yayınları, 256+96 s., .

Derleme @tarihivefa

vefa semti, istanbul, turizm, seyahat, geziyorum

Top Post Ad

Below Post Ad