Sitemizde aramak istediğiniz konuyu

Vefa ve İstanbul Candır

İstanbul Semt Adları Nereden Geliyor


İstanbul'un Semt İsimleri Nereden Geliyor?
İstanbul'un köylerinin bazısı ilk çağlardan veya Bizans döneminden beri vardı; bazısı da yeni kuruldu. Adını beylerden, azizlerden, padişahlardan alan da oldu; oraya yerleşen milletlerle anılan da. Aslında ortak noktaları, bir süre sonra eski isimlerinin Türkçeleştirilmesiydi.
İstanbul'un semtlerinin isimleri nereden geldiğine dair neredeyse İstanbul'da yaşayan herkesin bir fikri bulunur. İşin ilginç tarafı ise, bu fikirlerinin çoğunun yanlış olmasıdır.

ALİBEYKÖY
Burası adını Karesi Beyliği Emirlerinden Gazi Evrenos Bey'in oğlu Ali Bey'den aldı. Bu semtin alâmetifarikası, sadece fetihleriyle ünlü beyleri değil bir de uçsuz bucaksız mısır tarlalarıydı. Ama günümüzde tarlalar yerini semtin göbeğindeki dev mısır heykellerine bıraktı.

ATAKÖY
Ataköy, Osmanlı’nın en genç semtlerindendi ve eski adı Baruthane’ydi. Bir zamanlar İstanbul’un epey dışında kaldığı için, II. Mahmut buraya baruthane yaptırmıştı. Ama 1950’lerden itibaren başlayan kentleşme ve göç hareketinden burası da nasibini alacaktı.
1955’te Emlak Kredi Bankası, Bakırköy-Topkapı arasındaki semte 50-60 bin nüfuslu bir yerleşim yeri kurmayı planladı. Konutlar üç sene sonra göğe yükselmeye başlamıştı. O dönemde yapılan anketle de ismi Ataköy kabul edildi.

TOPKAPI
İstanbul’un fethinde kullanılan büyük toplar uzun süre Fatih Sultan Mehmet’in otağını kurduğu bu bölgede kalmıştır. Semt adını bu toplardan almaktadır.

ARNAVUTKÖY
Ortaköy ve Bebek arasında yer alan semtin İlk Çağ’da adı Hestai, Bizans döneminde ise Promotu ve Anaplus’tu. Burası uzun süre Vicus Michaelicus veya Scaleae (İskele) adıyla da anıldı. Fatih Sultan Mehmet , Arnavutluk’u Osmanlı topraklarına katınca, Sadrazam Mehmet Paşa 1486 yılında buraya Arnavut göçmenler yerleştirdi ve bölge bu ismi aldı. 16. yüzyılda, üzüm bağlarıyla ünlü bu yörede halkın avlanmasının yasaklanması istenmiş, bostancıbaşına gönderilen bir fermanda burası Arnavutköy olarak geçmişti.

CİBALİ
İstanbul’un fethinde silah lojistiğinden sorumlu olan Cebe Ali Bey’in adı verilen “Cebe Ali Kapısı” zamanla Cibali Kapısı olarak dile yerleşmiştir. 

CİHANGİR
Kanuni Sulan Süleyman’ın ölen oğlu Cihangir’in adına yaptırdığı cami semte adını vermiştir. 

BURGAZADA
Bizans dönemindeki adı hisar anlamındaki Prygas’tır. Dilimizde bu ad Burgaz’a dönüşmüştür.

BEBEK
İstanbul'un en popüler semtlerinden biri olan Bebek ismi nereden geliyor. Evliya Çelebi, Fatih Sultan Mehmet’in Rumeli Hisarı’nın yapımı  sırasında asayişi sağlamak üzere burada Bebek Çelebi lakaplı bir bölükbaşı tayin ettiğini, Bebek Çelebi’nin semtte bir köşk ve bir bahçe kurduğunu, ölümünden sonra semtin onun adıyla anıldığını yazmaktadır. Böylelikle Bebek ilçesi bir köşkü ve hasbahçesi olan bölükbaşı lakabıyla günümüze kadar anılmaya başlamış.

BAHÇEKÖY - BELGRAD ORMANI
Kanuni Sultan Süleyman, 1521’de Belgrad Seferi dönüşünde getirdiği Sırp esirleri buraya yerleştirince, yöredeki köye Belgradköy, civarındaki ağaçlı bölgeye de Belgrad Ormanı adı verildi. 1800’lerin sonunda köylülerin su kaynaklarını kirletmesi üzerine köy şimdiki yerine taşındı ve Bahçeköy adını aldı. En sonunda ise Lozan Anlaşması ile 1924’teki nüfus mübadelesinde demografik yapısı değişti. Selanik sancağına bağlı Vodina Karacaova bölgesinden gelen Müslüman Türkler buraya yerleştirildi.

BEŞİKTAŞ
Bir rivayete göre; Beşiktaş adının aslı Beştaş’tır. Barbaros Hayreddin Paşa‘nın gemilerini bağlamak üzere diktirdiği beş taş direk anlamındaki "beştaş"’tan bozularak bugünkü adını aldığı kabul edilmektedir.
Bir başka rivayete göre ise, Hz.İsa'nın beşiği Kudüs'ten getirilerek Rahip Yuşka tarafından burada yaptırılan kiliseye konur. Bu sebeple önceden ilçe, taş beşik anlamına gelen 'Kone Petro' kelimesiyle adlandırılır. Daha sonra kiliseye Rumlar arasında 'Taş Beşik' denmiş ve söylenenlere göre rahip ölünce beşik Ayasofya'ya götürülmüş. İşte ilçenin ismi ufak bir değişikliğe uğrayarak bugüne gelmiş. Bu söylenti bir delile dayanmadığı için efsane niteliği taşımaktadır.

CADDEBOSTAN
Osmanlı döneminde Bostancı‘dan Göztepe‘ye kadar bulunan bölge tarla ve ağaçlarla dolu olduğundan, yeniçeri asker kaçakları ve diğer suçluların saklanma yeriydi. Bölge, bu sebepten dolayı “Cadı Bostanı” olarak adlandırılmıştır. Sonradan bu ad Caddebostan sözüne evrilmiştir.

CAFERAĞA
Semtin adı, III. Mustafa döneminde haremden sorumlu olan Darüssaade Ağası (Kızlar Ağası) Cafer Ağa tarafından burada yaptırılan camiden gelmektedir. 

OKMEYDANI
Savaş zamanında orayı fethetmeye giden ordu, kuşatmanın bir kısmını burada kurulan bir karargâhta geçirmiş. Bu olaydan sonra da o meydanın adı ?ok atılan yer? anlamına gelen Okmeydanı adını almış.

BAKIRKÖY
Kentin sur dışında, Ataköy-Florya arasında yer alan bu semti Latinler “Yedinci” anlamına gelen Septimum, Bizanslılar da aynı anlama gelen Hebdomon adıyla andılar. Bu isim yörenin, Ayasofya’nın önündeki dünyanın merkezi, “0 noktası” kabul edilen Milyon Taşı’na, Roma mili olarak uzaklığını simgeliyordu. Semte Bizans’ın son döneminde, uzun köy anlamına gelen Makri Khora / Makri Khori; Osmanlı’da ise Makri Köy (Uzak Köy) denildi. Bu isim 1925’te yer isimleri Türkçeleştirilirken Bakırköy oldu. 

BASINKÖY
Burası 1959’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin üyeleri tarafından kooperatif olarak kuruldu. Sakinleri arasından mühim gazeteciler, yazarlar eksik olmadı. Yaşar Kemal, Altan Erbulak, Çetin Altan, Hakkı Devrim, Mehmet Ali Birand burada oturdu. Ahmet Altan, Orhan Kemal’in büyük oğlu Kemal, Umur Talu gibi isimler ise semtin futbol takımında top koşturdu.
Eski otomobil pazarı ile ünlü, Florya ile Atatürk Ormanı arasındaki bu semt elbette adını Türkiye’nin basın hayatına damgasını vurmuş sakinleri sayesinde aldı.

BALMUMCU
Tarihçi Reşat Ekrem Koçu‘ya göre II. Mahmut döneminde sokak ve bahçelerin mumlarla aydınlatılmaya başlanmasından sonra burada mum imalatı yapılmasından dolayı semt bu adı almıştır.

BÜYÜKDERE
Adını İstanbul Boğazı’na dökülen büyük bir dereden alan Büyükdere, Bizans döneminde “Mega Reum” (Büyük Akarsu), Osmanlı döneminde “Sultansuyu Deresi” olarak anılmış, cumhuriyet döneminde Büyükdere adına çevrilmiştir.

TEŞVİKİYE
Bölge boş kaldığı için II. Abdülhamit’in, halkı burada yerleşmeye teşvik etmesinden dolayı semt bu adı almıştır.

BOYACIKÖY
Bugün Avrupa Yakası’nda Boğaz kıyısında, Emirgan ile Baltalimanı arasında yer alan, tarihi konaklarıyla ünlü bu semt adını III. Selim zamanında aldı. Sultan’ın Kırklareli’nden fes, şayak, aba ve çul benzeri kumaşları boyamak ve bu sanatı yaygınlaştırmak için getirttiği 40 kişilik Kafrariyofi (Kafkariyodi) ailesi buraya yerleştirilince semtin adı Boyacıköy oldu.
Bir taraftan boyacılık sanatının icra edildiği Boyacıköy, diğer taraftan sahil boyu sayfiye yeri olarak yazları kentin ileri gelenlerini ağırlıyordu.

BALTALİMANI
Rumeli Hisarı’nın ötesindeki eski adı ‘Fadalya’ olan ‘Baltalimanı’, adını İstanbul’un fethi sırasında Gelibolu’daki donanmayı hazırlayan ve kuşatma sırasında gemileri bu limana getirmeyi başaran Baltaoğlu Süleyman Bey’den aldı.
Baltaoğlu Süleyman Bey Osmanlı Devletinin ilk Kaptan-ı Derya’sıydı.

ÇENGELKÖY
İsmi konusunda rivayet muhtelif semtlerden biri Çengelköy. Semtin Bizans’taki adı, İmparator Jüstinyen’in karısı Sophia’ya ithafen Sophianea’ydı. 11. asırda burasının Singelköy diye anıldığı biliniyor. Bu adın patrikliğe aday olanlara verilen Singelos unvanından kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Osmanlı döneminde, bu semtte gemi çapaları imal edildiği için semte bu adın verildiği en yaygın inanıştı. Bir başka söylentiye göre ise Osmanlı döneminde kaptan-ı deryalığa kadar yükselen Çengeloğlu Tahir Paşa burada oturmuş ve semtin isim babası olmuştu.

DEMİRCİKÖY
Osmanlı zamanında padişah ve paşaların avlanmaya gittiği bu yer mesire alanlarıyla ünlüydü. Hatta paşaların rağbeti yüzünden buraya “Paşalar Köyü” de deniliyordu. 17. yüzyılda köye gelen aileler demircilikle uğraştığı için bu ismi alan köy, Fransız Devrimi’nden kaçıp İstanbul’a gelen Alyon Ailesi sayesinde popüler hale gelmişti. Alyon Ailesi yaz aylarını burada geçirmeye başlayınca köy bir anda zenginlerin uğrak yerine dönüşmüştü.

VELİEFENDİ
Hipodrom bir zamanlar Şeyhülislam Veli Efendi'nin sahibi olduğu topraklar üzerinde kurulduğundan semtin adı Veli Efendi'yle anılıyor.

ÇATLADIKAPI
Bizans zamanında yapılan surların Sidera adı bir verilen kapısı, 1532 tarihinde meydana gelen depremde çatlayınca, hem semt hem de kapı Çatladıkapı olarak anılmaya başladı

CİHANNÜMA
Farsça “dünyayı gösteren” anlamındaki sözcük çatının üzerinde her tarafı gören teras anlamında kullanılmıştır. 

ERENKÖY
Bir zamanlar üzüm bağlarıyla ünlü bu köyün geçmişi, Orhan Gazi döneminde bölgeye yerleşen akıncılara ve savaşçı dervişlere uzanıyor. Burada oturan ve halk tarafından çok sevilen Eren Baba; çevresindekilere bilgeliğini, semte ise adını bahşetti. 1800’lerin sonunda Haydarpaşa-İzmit demiryolu Bostancı’ya uzatıldığında ise istasyona göre içeride kalan asıl Erenköy, İçerenköy adını aldı.

BOSTANCI
Osmanlı döneminde şehri Anadolu’ya bağlayan anayol Bostancı’dan geçiyordu. Bu yolun bir bölümü sonra Bağdat Caddesi olarak adlandırılmıştır. Şehrin doğu sınırını teşkil eden bu yerde, bir bostancı  karakolu kurulmuş ve İstanbul’a giriş çıkışlar burada bostancılar tarafından kontrol edilmiştir. Semtin adı da, bu bostancı karakolundan gelmiştir

FERİKÖY
Buranın adı hakkında da rivayetler muhtelif. Ermenicedeki “veri”, yani “yukarı” kelimesinden Yukarıköy anlamına geldiği söylenirken, bir başka hikâyede Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde yaşayan Madam Feri’den alıyor. İstanbul’un ünlü Levantenlerinden Mösyö Ferry karşımıza çıkıyordu. Burada bir köşk yaptıran Mösyö Ferry, civarda avlanırken attan düşüp ayağını kıran Sultan III. Ahmet’in yardımına koşunca bölge bu ismi almıştı. Bir diğer söylentiye göre de, Abdülmecit tarafından, bugün semtin bulunduğu yer Madam Feri’ye bağışlanmıştı ve semtin ismi buradan geliyordu.

KARTAL
Kartal adını ilk defa Bizans zamanında sahilde balık avlamak için gelip buraya yerleşen "Kartelli" isminde bir balıkçıdan almıştır.

HADIMKÖY
Semt adını, bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet’in emriyle Hadım Baba ismindeki bir hadımağasına bağışlanan topraklara kurulmasından; bir diğer rivayete göre ise “hizmet eden” anlamına gelen hâdim kelimesinden alıyor. Bu sefer karşımızda Hâdim Baba vardı ve o bir hadımağası değildi. Kendi adını taşıyan caminin avlusundaki türbesinde yatan bu zatın kim olduğu ise hâlâ bilinmiyor.

HASKÖY
Haliç kıyısındaki Hasköy de ismiyle ilgili muhtelif rivayetlerin döndüğü yerlerden biri. Kimine göre Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı zaman otağını buraya kurmuş ve bu yüzden buraya “hükümdara özgü olan manasında” has denilmişti. Böylece Hasköy adını almıştı.
II. Selim döneminde yaptırılan has bahçelerden geliyor, ikinci bir rivayete göre buranın adı. Son rivayet ise Aya Paraskevi Kilisesi’nden ötürü uzun yıllar semte “Parasköy” denilmiş olması; bu isim zamanla Hasköy’e dönmüştü.

TUZLA
Osmanlı Döneminde İstanbul'un tuz ihtiyacını karşılayan, burada bulunan Tuz Gölünden adını almaktadır. Yetmiş yıl evveline kadar bu gölden tuz çıkarılmaktaydı.
(Tuzla    ismi  tuzladaki  tuz çıkarılan  gölden dolayı  konulmuştur  göl 2000  yılında kurumuştur   denizden kanal açılarak şu an lagün göl konumundadır  ismi de  kamil abduş gölüdür  1921 de nüfus mübadelesi ile Selanik'teki Türkler buraya buradaki Rumlar  Selanik'e  verilmiştir tuzla eski bir Rum  balıkçı kasabasıdır   bu yüzden manastır   ayazma  ve papaz çeşmesi Rumlardan kalan halen ismi devam eden yerlerimizdir. 

AYVANSARAY
Semtin adının kökeni hakkında iki farklı görüş vardır. Birincisi Osmanlı döneminde sraya ait bazı egzotik hayvanların bu semtte bulunan Blaheme Sarayı’nda barınmalarından dolayı “Hayvan Sarayı” dendiği ve zamanla bu adın Ayvansaray’a dönüştüğüdür. İkinci görüş ise eyvan sözünün bu adın kökeni olduğudur.

AYAZAĞA
Semt adını Kıpçak Türklerinden Eksük oğlu Artuk soyundan gelen ve Ayaz Paşa’nın torunu olan Ayaz Ağa’dan almaktadır. Yaklaşık 300 yıllık geçmişi olan bir semttir.

BALAT
Rumca saray anlamına gelen ‘palation’ sözcüğünden geldiği sanılmakta. Önce İstanbul’un Haliç kıyısındaki kapılarından birine verilen ad, sonra bütün semtin adı oldu.

AŞİYAN
Sözcüğün Farsçadaki anlamı ev, yuvadır. Semt, adını Tevfik Fikret’in burada bulunan “Aşiyan” adını verdiği evinden almaktadır.

AYRILIK ÇEŞMESİ
Osmanlı döneminde Trakya ve İstanbul’dan hacca gidenler buradaki çeşmenin başında toplanırlar ve hep birlikte yola çıkarlarmış. Hacı adaylarının yakınlarıyla vedalaştıkları bu semte Ayrılık Çeşmesi adı verilmiştir.

AYNALIKAVAK
1613 yılında Kaptan-ı Derya Hali Paşa’nın I. Ahmet için yaptırdığı ve sonradan Venedik’ten hediye edilen büyük aynaları ile ünlenen Aynalı Kavak Kasrı semte adını vermiştir. 

BAHARİYE
Osmanlı padişahları ve vezirler, özellikle bahar mevsiminde, Haliç kıyısında
Eyüp Sultan’dan sonra gelen ve Bostan iskelesi ile Silahtarağa arasında uzanan bölgeye giderlermiş. Buraya köşkler yaptırılmış. Baharda yeğlenen bir bölge olduğu içinde ‘baharlık’ anlamına ‘bahara ait’ yani ‘bahariyye’ diye anılmış.

AYAZMA
İstanbul’da çok fazla sayıda ayazma var. Nedir ayazma? Hıristiyanların inançlarına göre kutsal ve şifalı su; bu maksatla ziyaret edilen yerlerdeki dini yapıdır. Her ayazmanın adını taşıdığı aziz ve azizeler için özel bir günü vardır.

BEYOĞLU
Bizans döneminde yerleşim alanı değildi. Yöreye karşı yaka, öte yaka anlamında Pera ya da Peran bağları deniliyordu. Beyoğlu denilmesine ait çeşitli söylentiler vardır. 
Semtin isminin nerden geldiği konusunda çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan ilkine göre, İlki Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon Rum İmparatorluğu'na son vermesinden sonra (1460) Kral ailesinden Prens Aleksisos Kommenos Islamiyet'i kabul edip buraya yerleştirilmesinden dolayı bu ismin verildiğidir.  Diğerine göreyse, Kanuni Sultan Süleyman döneminde 'Bey Oğlu' diye anılan Venedik Prensinin burada oturmasından geliyor semtin adı.

KADIKÖY
Semtin tarihi epey eski. M.Ö. 1000 civarında Fenikeliler, Fikirtepe civarına Harhadon isminde bir ticaret kolonisi kurdu. Daha sonra Moda civarında “Bakır Ülkesi” anlamına gelen Halkedon (Kalkedon) tarih sahnesindeydi. M.Ö. 658’de Sarayburnu’na yerleşen Bizanslılar Kadıköy’ü Khalkedon (körler ülkesi) diye nitelendirdiler. Bugünkü Tarihi Yarımada bırakılıp da karşıya yerleşilir miydi hiç?
Fatih Sultan Mehmet, Nasrettin Hoca’nın kızının torunu olan ilk İstanbul Kadısı Celalzade Hızır Bey’i buraya yerleştirince semte önceleri Kadıköyü, sonra ise Kadıköy denildi.

KARAKÖY
Burasının eski adı Karayköy’dü ve bölgenin ilk ahalisi Fatih Sultan Mehmet zamanında semte yerleştirilen Karai Musevileriydi.
Kırım’dan gelen ve Tatar Türkçesi konuşan Karailer, Yahudi din yasalarının temeli Talmud’u ve Tevrat tefsirlerini mukaddes metin saymıyorlardı. Sadece Tevrat’ı kabul ediyorlardı. Bu yüzden İbranice “kitapçı” “okumacı” anlamına gelen Karâî ismini almışlardı. Tahmin edileceği gibi Karayköy zaman içinde Karaköy’e döndü.

ALTIN BOYNUZ
Biz ‘Haliç’ diyorsak da Batı kaynaklarında ‘Altın Boynuz’olarak geçiyor. İsminin orjinali Rumca. ‘Hriso Keras’ Rumca'da altın boynuz anlamına geliyor. Kağıthane ve Alibeyköy derelerinin çatal vaziyette, boynuzu andırması nedeniyle bu ismi almışdır.

BAĞDAT CADDESİ
Bizans döneminden bu yana varlığı bilinen yol (şimdi cadde), Osmanlılar döneminde Üsküdar’dan Şam ve Bağdat yönüne giden kervanlarca kullanılıyordu. Osmanlı ordusu, Doğu seferlerine bu yoldan  çıkıyordu. Adının Bağdat Caddesi olması bu nedenledir.

MECİDİYEKÖY
Çok değil, bundan 50-60 yıl önce bile dutluklarıyla meşhur Mecidiyeköy, muhacirlere toprak vererek semti yerleşime açan Abdülmecid’den alıyor adını. Çünkü Abdülmecid’in saltanatı sırasında, 1839-1861 yıllarında Osmanlı’nın sınırlarındaki yerleşimlerden göçenler İstanbul’a sığınmıştı. Onlara yer göstermek için de bu bölge seçilmişti. Abdülmecid, Sırbistan civarından gelen muhacirleri iskân etmek için, burada bulunan dutlukları onlara vererek bir köy kurmalarını sağlamıştır. Köye de Abdülmecid'in anısına; “Mecidiye Köyü” adı konulmuştur....

MERDİVENKÖY
Göztepe civarındaki Merdivenköy’ün eski adı Bizans döneminde Kutsal Anneler Ülkesi anlamına gelen Aya Mamanos’tu. Semt, Fatih Sultan Mehmet zamanında sarayın süt, peynir, yoğurt ihtiyacını karşıladığı için Mandıra diye de anıldı.
Bugünkü ismi ise halkının çoğunun Alevi-Bektaşi olmasından ötürü “imanına güvenilir” anlamına gelen “merdi iman”dan geliyor.

ORTAKÖY
Antik çağda Arkheon (Argion) diye anılan semt, yeni ismini Bizans’ta I. Basileios döneminde yaptırılan Ayios Fokas Manastırı’ndan aldı ve balıkçı köyü oldu.
Osmanlı döneminde, Kanuni Sultan Süleyman zamanda yerleşimin başladığı köye, dere vadisinin ortasında olmasından kaynaklı Ortaköy adı verildi. Bir zamanlar köyün göbeğinden geçip denize dökülen dere ise Dereboyu Caddesi’ne dönüştü.

DAVUTPAŞA
Askeri amaçlarla kullanılmış bu bölgenin yerleşim planları II. Beyazıt‘ın başveziri Koca Davut Paşa tarafından yaptırılmış olduğu için burası Davutpaşa Kışlası olarak anılagelmiştir.

POLONEZKÖY
Polonezköy, 1830 Polonya Ayaklanması’nda hükümet başkanı, sonra da Polonyalı sürgünlerin lideri Prens Adam Czartoryski tarafından 1842’de kuruldu. Kurucusundan ötürü önce Adampol adını aldı.
Başta, Saint Benoit Fransız Lisesi’ni yöneten Lazarist rahipler tarafından çiftlik olarak düzenlendi. İlk zamanlarında 12 kişinin oturduğu bu Polak köyü zamanla kalabalıklaştı. Şimdilerde ise ünlü kahvaltıcıları ve yemyeşil doğasıyla kentin arka bahçesine dönüştü.

SEFAKÖY
Küçükçekmece’ye bağlı Sefaköy’ü 1800’lerin sonunda Bulgaristan Deliorman’dan göç eden Karaömeroğlu İbrahim Safra kurdu.
O zamandan beri Balkanlar’dan göç alan ve bugün Balkan göçmenlerinin yaşadığı semtin ilk ismi Safraköy’dü. Safra olarak da anılan yer, zamanla şimdiki adını alarak Sefaköy oldu.

TOKATKÖY
Geçmişte mesire yeriyken sonradan sarayın av alanına dönüşen Beykoz’a bağlı bu yerin kaderi, padişahın iki dudağının arasından çıkan cümlelerle şekillendi. Rivayete göre Tokat Kalesi alınınca Fatih Sultan Mehmet çok heyecanlandı. Oraya hemen Tokat Kalesi’ne benzer bir kale yaptırdı, içini çiçeklerle süsledi ve “Buranın adı Tokatköy olsun” dedi.

AKSARAY
Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı İshak Paşa, Anadolu’daki Aksaray’ı ele geçirdikten sonra Aksaray’dan bir grubu bu semte yerleştirmiştir. Onlar da semte kendi yerlerinin adını vermişlerdir.

ALTUNİZADE
Burası 19. yüzyılın ikinci yarısında Altunizade İsmail Zühdü Paşa tarafından kurulmuştur

BEYKOZ
Antik çağda "Amykos" olarak adlandırılan ilçe, Yıldırım Beyazıt tarafından fethedildiğinde ?Amikos" olarak bilinen ilçe Beykoz olarak değiştiriliyor. İlçe ilk defa Bizanslılar tarafından Beykos ismi ile anılmış."Kos" Farsçada köy anlamına gelir ve ilçede zengin kişilerin oturmasından dolayı da Beykoz şeklinde isimlendirilmiş olabilir.

BEYAZIT
 II. Beyazıt’ın burada bir külliye yaptırmasından sonra semt bu adla anılmaya başlamıştır.

VANİKÖY
Anadolu Yakası’nda, Çengelköy ve Kandilli arasında yer alan semte Bizans zamanında Nikapolis (Güzel kent) deniliyordu. Şimdiki adını ise 17. yüzyılda yaşamış sofu bir Müslüman’dan alıyor.
Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, din âlimi Mehmet Efendi’yi Van’dan getirip buraya yerleştirdi. Vakit kaybetmeden semte cami yaptıran Mehmet Efendi Van’dan gelen, Vanlı anlamında Vani Mehmet Efendi olarak tanındı; böylece buraya Vaniköy denildi.

TAHTAKALE
Sözlük anlamı 'kale altı' olan Taht-el-kale'nin bozulmasıyla Tahtakale'ye dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki eski sur benzeri yapının aşağı kotunda yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor

ÜSKÜDAR
Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a dönüştü

TAKSİM
Osmanlı zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer, Taksim olarak anılmaya başlandı.

EMİNÖNÜ
Osmanlı döneminde çarşıdaki esnafı denetleme yetkisi 'Emin'lere aitti. Semt, adını burada bulunan 'Gümrük Eminliği'nden alıyor.

ŞAŞKINBAKKAL
Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkânı açıldığını görenler, burada iş yapılmayacağını düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal olarak anılmaya başlandı.

AKARETLER
Arapçada “akar” kira getiren taşınmaz mal demektir. Akaret sözü de bunun çoğuludur. Sonuna -ler eklenince iki kez çoğul yapılmıştır. II. Abdülhamit’in saray çalışanları için buraya evler yaptırdığı söylenmektedir. Sultan Abdülaziz zamanında burada bir vakıf kurmak istemiş fakat bu kurulması düşünülen vakıf II. Abdülhamit döneminde kurulmuş. Vakıf Azizeye Camiinin giderlerini karşılamak için oluşturulmuş. Böylelikle vakfın adı Akaretler olarak anılmaya başlanmış. 

PENDİK
Anadolu yakasında yer alan Pendik ilçesinin ismi Bizans döneminde her tarafı surlarla çevrili anlamındaki "pantecion (pantiki)" kelimesinden gelir. Şu an kullanılan isim ise "duvar" anlamına gelir ve İstanbul'u doğu tarafından gelebilecek olası bir saldırıdan kurtarabilmek için kullandığı bilinir.

SÜTLÜCE
Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu

YENİKÖY
Antik çağlarda Neapolis (Yenişehir) adıyla anılan yöreye, Bizans döneminde epey bol olan çilek bahçeleri ve kocayemiş ağaçları nedeniyle “koca yemişlik” anlamına gelen Kommarodes deniliyordu.
Burası fetihten sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanıyla kuruldu. İlk sakinleri Romanya’nın Geni Bölgesi’ndendi. Bu nedenle Geniköy adı ile anılan köy, Kanuni’nin buyruğu ile Yeniköy olarak anıldı. Rumlar ise bölgeye aynı anlamı taşıyan Neahorion dedi.

YEŞİLKÖY
Burası, eski adı Ayastefanos’u bir azizden alıyordu. İlk din kurbanlarından Aziz Stephanus’un mezarı Filistin’den Vatikan’a taşınırken, İstanbul’dan yola çıkan gemi fırtınaya tutuldu ve şimdiki Yeşilköy sahiline sığındı. Fırtına o kadar kuvvetliydi ki azizin kemiklerini taşıyan lahit günlerce bir çadırda saklandı. Daha sonra bu olayın anısına oraya bir kilise yapıldı ve Ayastefanos denildi. Bu isim Cumhuriyet sonrası, uzun yıllar semtte oturan yazar Halit Ziya Uşaklıgil’in önerisi ile Yeşilköy olarak değiştirildi

AHIRKAPI
Marmara Denizi'nin kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte, Padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı ismi verildi.

GALATA
Bizans zamanında bu ilçede çok fazla süthane olduğu için burası süt kelimesiyle anılıyordu. Başka bir rivayete göre ise, İtalyancada denize inen yol anlamındaki ?Galata? kelimesinden direkt olarak alındığı ifade ediliyor.

AĞA CAMİİ
Beyoğlu’nda İstiklal Caddesi üstündeki Ağa Cami’sini Şeyhülharem Hüseyin Efendi yaptırmıştı. Hüseyin Efendi aynı zamanda ‘Galatasaray Ağası’ydı. Bu nedenle Ağa Cami olarak anılır.

ABİDE-İ HÜRRİYET
Şişli’de Hürriyet tepesindeki anıtın adı. Bugünkü dille söylenirse ‘Özgürlük Anıtı’.

ŞİŞLİ
Şiş yapımıyla uğraşan ve Şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve 'Şişçilerin Konağı'nın zamanla değişikliğe uğrayarak 'Şişlilerin Konağı' hâline gelmesiyle semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılıyor.

BAYRAMPAŞA
Dördüncü Murad'ın Sadrazamlarından Bayram Paşa'nın köşkünden ismini alır.

BAB-I ALİ
Günümüz Türkçesinde ‘Yüce Kapı’ anlamına gelen bu terim,aynen tercüme edilerek diğer dünya dillerine de girmiştir. İstanbul’da devleti temsil eden her ofis, ‘kapı’ diye anılırdı. Yani bugünün devlet dairesinin karşılığı ‘kapı’ idi. Basın kuruluşları İkitelli’ye taşınmadan önce “Bab-ı Ali” denilince akla basın geliyordu.

CERRAHPAŞA: I
II. Murat ve III. Mehmet dönemlerinde sadrazamlık da yapmış olan Cerrah Mehmet Paşa’nın adı verilmiştir.

CAĞALOĞLU
16. yüzyılda sadrazamlık yapan Ceneviz kökenli Cığalazade (Cicalazade), Hıristiyan bir köle Alfonso Cegalo iken Müslüman olup paşalık rütbesine kadar yükselen Yusuf Sinan Paşa'nın burada kendisine bir köşk ve hamam yaptırmasından sonra semt onun adıyla anılmış ve zamanla Cağaloğlu’na dönüşmüştür.

HAYDARPAŞA
Bükreş seferinde Şehit olan Haydar Paşa'nın konağından bu semt adını alır. Bölgede bulunan garın da adı buradan gelir.

ÜMRANİYE
Arapça ümran gelişmiş, refah içinde, bayındır, demektir. Ümraniye bayındırlaşmış, refahlı yer anlamındadır.

KASIMPAŞA
Hem Kanuni hem de Yavuz'un sadrazamlarından Güzelce Kasım Paşa'nın yaptırdığı imaretlerden adını alır.

UNKAPANI
Bazı satış yerlerinde Arapça’da ‘Kabban’ adını taşıyan büyük teraziler bulunduğundan, buraları Kapan adını taşırdı. 
Kapan Osmanlı döneminde pazaryeri, satışyeri, kontrol yeri anlamına gelmekteydi. İstanbul’un alınmasından sonra kente gelen gıda maddeleri belirli yerlerde teslim alınır ve İstanbul kadısı temsilcisi, esnaf temsilcisi tarafından denetlenirdi. Çeşitli gıda maddelerinin bu tür trafiğinin yoğun olduğu yerlere Kapan denirdi.(Yağ kapanı, Bal kapanı gibi) Şehre gelen unların bu semte indirilip depolandığı için yöreye Unkapanı isminin verildiğinden, semt bu adı aldı.

MAHMUTPAŞA
Fatih'in öneli sadrazamlarından Mahmut Paşa'nın yaptırdığı külliyeden ismini alır.

BOMONTİ
Burası, 1902 yılında ismini meşhur bira üreticisi Bomonti Kardeşlerinin fabrikasından alır; ama bilinenin aksine Bomontilerin asıl zenginliği bira üretiminden kaynaklamıyor. Onlar İstanbul'a buz getirmeyi başarıp bu işten büyük paralar kazandı.  Bu bina daha sonra İstanbul Tekel Bira Fabrikası olarak anılmıştır.

VEFA
 II. Beyazıt dönemi mutassavıfı Şeyh Vefa'nın burada bulunan külliyesinden bu ismi almaktadır.

HORHOR
Gündelik hayatımızda "hor kullanma" deyimini sık sık kullanırız. Hor kelimesi yoğun, güçlü anlamına gelir. Bu bölgede bulunan hor su kaynakları nedeniyle bu ismin verildiği biliniyor. Fatih Sultan Mehmet bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere, “Buraya bir çeşme yapın baksanıza ‘hor hor’ su sesleri geliyor” der ve buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de semt de Horhor ismiyle anılıyor.

İCADİYE
Burada yeni imalathanelerin bulunması ve yeni icatlarla ürünler yapılması nedeniyle semte de halk tarafından bu isim layık görüldü. 

ÇEMBERLİTAŞ
M.S: 330 yılında Roma’nın Apollon tapınağından getirilen kırmızı mermerden dokuz parçalı bir sütun buraya dikilmiştir. II. Mustafa döneminde bu sütun demir çemberlerle sarılmış ve altına taştan bir kaide yapılmıştır. Bundan sonra da bölge Çemberlitaş adıyla anılmıştır.

DİKİLİTAŞ
Semte adını veren Dikilitaş’ın yanında bulunan açıklayıcı plakada, “II. Mahmud‘un 1810 tarihinde bir yarış sırasında bu taşın yerine diktirdiği devekuşu yumurtasına bin yüz elli beş adım mesafeden şeşhane tüfekle yaptığı atışla isabet kaydetmesi dolayısıyla hatıra olarak bu taş dikilmiştir.” yazmaktadır. Sultanahmet Meydanı’ndaki dikilitaş semte isim vermemekle birlikte Bizans İmparatoru Theodosius tarafından M.S. 330 yılnda getirtilerek o dönem hipodrom olan bugün bulunduğu yere dikilmiştir. 

DOLMABAHÇE
Bizans döneminde burada gezinti yeri olan küçük bir koy varmış. I. Ahmet döneminde Kaptan-ı Derya Halil Paşa bu koyu doldurmakla görevlendirilmiş. 1614 yılında doldurma işlemi tamamlanmış ve bu alana bir park kurulmasıyla yerin adı Dolmabahçe olmuştur

DRAGOS
Sözcük Yunanca “ejder” anlamındadır. Dragos Tepesi adı Maltepe’deki hazineyi koruyan efsanevî ejdere atfen verilmiştir.

DUDULLU
Fatih Sultan Mehmet, Duduoğlu aşiretine fetihteki hizmetlerinden dolayı bölgeyi hediye etmiştir. Aşiret zamanla bu köyden gömüş olsa da yerleşim yeri Dudullu olarak anılmayı sürdürmüştür.

EDİRNEKAPI
Şehri çevreleyen surların Edirne yoluna açılan kapısından bölge bu adı almıştır.








vefa semti, istanbul, seyahat, geziyorum

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Yorumlar Editör tarafından incelenmekte olup, spam mesajlar dikkate alınmaz. Engellenir.*

Top Post Ad

Below Post Ad