
Güneydoğunun önemli şehirlerinden Mardin'de Dilimli kubbesi ve minaresiyle Mardin’in sembolü olan Mardin Ulu Caminin gezerken onun bazı sırlarına da vakıf oluyoruz.
Kapısından içeriye girip sağa sola bakınırken rehberimizin uyarısı üzerine girişte sol tarafta gördüğümüz siyah taşa bakıyoruz. hemen yanında bir uyarı levhası da rehberimizin sözlerini teyit ediyor.
Gördüğümüz siyah taşın hiçbir özeliği yokmuş.. O taşınburaya konulma nedeni araştırdığımızda şu bilgilere ulaşıyoruz.
Burada taş ustaları bu taşları yaparken dağlardan taşların arasından keserken farklı görünümü olduğu ayrıca camiye farklı bir görünüm katacağını düşünerek onu oraya koymuşlar. Yapılan restore sırasında alınan numunesi volkanik bir taş olduğu yönünde sonuçlanmış
Caminin avlusundaki siyah taş hakkında bir söylenti de şöyledir. Taşın siğilleri geçirildiğine inanılmaktaymış tabii zamanla herkes gelip sürünce sürüldüğünde de siğillerin arttığı görülünce bundan vaz geçilmiş
Caminin minaresi bir başka dikkatimizi çekiyor. Selçuklu taş işçiliğinin bir örneğini daha burada görmekteyiz.
Dört büyük mezhebe (Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki) kucak açan caminin minarelerinde kufi harfleri ile kelime-i tevhid, cennetle müjdelenmiş on sahabenin ismi son olarak da ve men yetevekkel alellahi fehuve hasbuhu (Kim Allah’a tevekkül ederse o ona yeter) yazılı.
Avlunun kuzeyinde geleneksel Artuklu çeşmesi bulunuyor. Eyvan içindeki çeşme insan ömrünü simgeliyormuş. Su, kaynağından doğuyor ve küçük havuzda çocukluk günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza, kaçınılmaz sona akıyor. Bir başka anlatımla da hayatı simgeleyen büyük havuzdan çıkıp gidiyor.
Bunun bir örneğini de Mardin Merkezde Kasımiye medresesinde de görmüştük.
Çeşmenin şekli, suyun geniş ve dar kanallardan (yavaş ve hızlı) akışıyla insan ömrü anlatılmış. Benzetme hoş, felsefe derin. Mardin'deki medreselerin ve avlulu camilerin hepsinde bu filozof çeşmeden var.
Dört büyük mezhebe (Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki) kucak açan caminin minarelerinde kufi harfleri ile kelime-i tevhid, cennetle müjdelenmiş on sahabenin ismi son olarak da ve men yetevekkel alellahi fehuve hasbuhu (Kim Allah’a tevekkül ederse o ona yeter) yazılı.
Avlunun kuzeyinde geleneksel Artuklu çeşmesi bulunuyor. Eyvan içindeki çeşme insan ömrünü simgeliyormuş. Su, kaynağından doğuyor ve küçük havuzda çocukluk günlerini tamamlayıp daha büyük olan ikinci havuza doluyor. Oradan da mezar şeklindeki üçüncü havuza, kaçınılmaz sona akıyor. Bir başka anlatımla da hayatı simgeleyen büyük havuzdan çıkıp gidiyor.
Bunun bir örneğini de Mardin Merkezde Kasımiye medresesinde de görmüştük.
Çeşmenin şekli, suyun geniş ve dar kanallardan (yavaş ve hızlı) akışıyla insan ömrü anlatılmış. Benzetme hoş, felsefe derin. Mardin'deki medreselerin ve avlulu camilerin hepsinde bu filozof çeşmeden var.
Mardinli Mehmet Anlatıyor
Camide bizi karşılayan bir kaç çocuk var. Küçük olanlar bize cami manzarası altında depğişik pozda resim çekebileceklerini söylüyor.
Mesela minareyi sırtlayan insan pozu, anahtar deliğinden olan görüntü. Cep telefonumuzu alıyor ve bu söylediklerini çekiyor.
Bir başka Mardinli genç bize cami hakkında bilgi vermek istiyor.
Mardin Ulu Camii ile ilgili olarak anlatılan bir de hikâye var: Caminin kubbesine yılan ve akrep sokmasına karşı bir tılsım yapıştırılmış. Mardin'de yılan ve akrep sokmasının olmayışını bu tılsıma bağlarlarmış.
Bugünkü minberin orijinal olmadığını ve delikanlının anlattığı bugünkü Kündekâri üçgen yan yüzlerle dolu minberin sadece yan yüzleri, korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Minber, aslına uygun restore edilmediğinden, özgünlüğünü yitirmiştir

Camide bizi karşılayan bir kaç çocuk var. Küçük olanlar bize cami manzarası altında depğişik pozda resim çekebileceklerini söylüyor.
Mesela minareyi sırtlayan insan pozu, anahtar deliğinden olan görüntü. Cep telefonumuzu alıyor ve bu söylediklerini çekiyor.
Bir başka Mardinli genç bize cami hakkında bilgi vermek istiyor.
Mardin Ulu Camii ile ilgili olarak anlatılan bir de hikâye var: Caminin kubbesine yılan ve akrep sokmasına karşı bir tılsım yapıştırılmış. Mardin'de yılan ve akrep sokmasının olmayışını bu tılsıma bağlarlarmış.
Bugünkü minberin orijinal olmadığını ve delikanlının anlattığı bugünkü Kündekâri üçgen yan yüzlerle dolu minberin sadece yan yüzleri, korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Minber, aslına uygun restore edilmediğinden, özgünlüğünü yitirmiştir



Hoş geldiniz. Fikirlerinizi paylaşmanızdan mutluluk duyarız